Cuma, Nisan 19, 2024
spot_imgspot_img

Top 5 This Week

spot_img

Related Posts

1961-2009 Tarihleri Arasında ABD Dış Politikası

John F. Kennedy Dönemi

Kennedy dönemi ile özdeşleşen olay Küba Krizi’dir.
Kennedy cinayeti şaibeli bir olaydır. Öldüren kişi de öldürülmüştür. Karanlık bir dosyadır. Bununla ilgili üç teori bulunmaktadır.

  1. KGB yapmıştır.(Rus gizli ajanı)SSCB yaptı der. ABD iç karışıklık yaşasın diye böyle bir yol seçilmiştir, denilmiştir.
  2. Kennedy’nin yardımcısı Johnson yaptı der.(İçerideki muhalefet)
  3. Kennedy, Yahudi Lobisi tarafından öldürüldü der. Başkanlığı boyunca Yahudilere ve İsrail’e karşı bir tutum sergilemiştir. Johnson ve Nixon ile beraber bu sert tutum kaldırılıyor.

KENNEDY DIŞ POLİTİKASI

  1. Üçüncü dünya ülkelerine daha aktif bir dış politika sergilemiştir.(Bağlantısızlara yönelik)Daha çok ekonomik temelli yardımlar yapmıştır. Özellikle Hindistan ile ilişkiler geliştirilmiştir. Bu politikayı tamamlamaya yönelik bir politika ortaya atıldı. Peace Corps” Ülkeyi kalkındırmaya yönelik ABD ajanları atanıyor. Halk bunların ajan olduğunu öğrendikten sonra popülerliğini yitiriyor.
  2. ”İlerleme için İttifak” Orta ve Güney Amerika’ya yönelik bir politikadır. Castro tarzı rejimler oluşmasın diye, Amerika kıtasına daha aktif bir politika ile yayılmaya çalışıyor. Ekonomik yardımlar yapıyor. Fakat bu parayı nereye harcayacağını ABD söylüyor. Brezilya, Arjantin, Meksika kabul etmemiş. Dominik Cumhuriyeti’ne 1965’te ABD müdahalede bulundu.

KÜBA KRİZİ

Soğuk Savaşı’n zirve noktasıdır. İki nükleer gücün doğrudan karşı karşıya geldiği ilk olaydır. Aynı zamanda Yumuşama Dönemine geçilen süreci başlatan olaydır. Kennedy dönemi uluslararası sistemde önemli olayların yaşandığı bir dönemdir. Castro 1959’dan itibaren Küba’yı değiştiriyor. Daha devletçi bir politika benimsiyor. Castro’nun başa geçmesiyle ABD birtakım tedbirler alıyor. Üç adım uygulanıyor:

  1. Küba’ya ekonomik yaptırım uygulanıyor. Şeker kamışı ticaretini kesiyor. Fakat SSCB, Küba ile ticarete başlıyor. Küba ekonomisi, ABD’nin uyguladığı yaptırımdan pek fazla etkilenmiyor.
  2. Bir askeri tedbirle Castro rejimini devirmeye çalışıyor. Amerika kıtasındaki devletler ve örgütlerden onay alamıyor.
  3. ABD’de yaşayan Kübalılar silahlandırılıp Küba’ya gönderildi. Domuzlar Körfezi Çıkartması başarısız oldu.

Robert McNamara, Savunma Bakanı. SSCB’nin Küba’ya yerleştirdiği füzeleri görüntüleyip, adayı abluka altına alıyor.
Kruşev; füzeleri kaldıracağını fakat bir beklentisi olduğunu söylüyor. Türkiye’den füzeleri çekmesini istiyor. Küba’nın toprak bütünlüğünü tanıyacağını ve müdahale etmeyeceğinin taahhütte bulunmasını istiyor. Türkiye’nin bu olaydan iki sene sonra haberi oluyor. Füzeler kaldırılıyor. Küba Krizi aşılıyor.

KÜBA KRİZİ’NİN SONUÇLARI

  1. Yumuşamaya giden süreç başladı. Bu konuyla ilgili antlaşmalar yapıldı. Nükleer Denemeleri Sınırlandırma Antlaşması-1963, yalnızca yeraltında yapılabileceği kararlaştırıldı.
  2. İki blokta da çift başlılık, çok başlılık ortaya çıktı. NPT-1967 imzalamayan iki devlet vardı: Çin ve Fransa. Fransa’da De Gaulle, ”NATO olarak birbirimize karşı sorumluluk taşıyorsak, ABD neden kendi başına karar veriyor?” şeklinde sorgulamaya başlıyor. Fransa, Avrupa’nın bütünleşmesi gerektiğini söylüyor.1966’da De Gaulle NATO’nun askeri kanadından çıkıyor. Bloklar içerisinde uyumun kaybını görüyoruz. Doğu Blok’unda SSCB’ye alternatif olarak Çin ortaya çıkıyor. Çin, SSCB’nin sosyalizme ihanet ettiğini söylüyor. Çünkü ABD ile masaya oturdu ve antlaşmalar yaptı. İki taraf arasında sınır problemlerimde mevcuttu.
  3. Kruçev ve Kennedy siyasetlerini mektup aracılığıyla gerçekleştiriyordu. Haberler geç ulaştığı için hızlı haberleşme önemi ortaya çıktı. Kırmızı Hat; Moskova ve Washington arasında ortaya çıktı.
  4. Sınırlı Nükleer Savaştan, Esnek Karşılık Stratejisine geçildi. Nükleer silahlara karşı cepheyle mücadelede kullanılacak son araç olacaktır. Önce diplomasi, NATO artık konvansiyonel silahlar ile silahlanacaktır.

 

Lyndon B. Johnson Dönemi

Bir senesi Kennedy’nin zamansız ölümü ile seçimsiz bir şekilde başkanlıkta geçmiştir. ABD’nin yaşadığı en büyük askeri kayıp bu başkan dönemindedir. Vietnam Savaşı’nda saygınlık kaybımda vardır.
Johnson Latin Amerika’ya müdahalede bulunuyor.(Dominik Cumhuriyeti)Ordu yönetimi kurduruyor.
Türkiye, Johnson Mektubu (1964), seçimlere gidecek ve oya ihtiyacı var. Rum lobisine vaatte bulunuyor. Türkiye’nin Kıbrıs’ta ABD silahlarını kullanmayacağını ve NATO’nun yardımcı olmayacağını söylüyor. Türkiye’nin güveni sarsılıyor. Türkiye göreli özerklik dönemi 1960-1980. Türkiye, ABD’den uzaklaşıyor ve diğer devletler ile ilişkileri iyi tutmaya çalışıyor.

VİETNAM SAVAŞI:

1965, 2 ABD gemisi Vietnam’da batırılıyor. Bu eylemin Kuzey Vietnam tarafından yapıldığını iddia ediyor. Kanıtlanamamış. Bir gerekçeye ihtiyaç varken, ABD kendi gemisini kendi batırdı diyenlerde var. Vietnam’a saldırıyor. Kimyasal silahlar kullanılmıştır. Etkisi uzun süren tahribatlar yaratan bombalar kullanılmıştır. ABD prestijini, parasını ve askerini kaybetmiştir. ABD kamuoyu Vietnam Savaşı ile dış politikasını etkilemeye başladı. Johnson’dan sonraki başkan olan Nixon bunu seçim vaadi olarak kullanıyor. Ekonominin toparlanmasına ilişkin bir takım sözler veriyor.

Richard Nixon Dönemi

En önemli özelliği Vietnam Savaşı’ndan çekilmiştir. Seçim vaadi ; ”savaşı Vietnamlaştıracağız. İçeriden ve dışarıdan gelen bir baskı vardı. Uzun süren bir savaştı. Dış baskı, NATO müttefiki ülkeleri hareketleniyor.(Müttefiklere danışmıyor.) Savaştan geri çekilirken Laos ve Kamboçya’yı bombalıyor. Kuzey Vietnam’ın bazı üsleri oradaydı. Kuzey Vietnam bu bombalamalara karşı bir şey yapmıyor. Çünkü SSCB ve Çin destek vermiyor. SSCB ve Çin yanında değil çünkü 1970’lerin başında Yumuşama dönemine geçilmiş ve artık Doğu ve Batı Bloku yakınlaşmaya başlamış.
SSCB’den önce Çin ile ABD’nin arasının iyileştiğini görürüz. Çin neden ABD’ye yaklaşır? Nedeni: Çin’in o dönemde SSCB ile arası çok kötü (60’ların sonu).1968-69’de SSCB ve Çin sınır çatışmaları çok fazla. Aynı dönemlerde Sovyetler Birliği bir doktrin ilan etti.
Brejnev Doktrini: 1967-Sosyalizmin tehdit altında olduğunu hissettiğimiz zaman müdahalede bulunma hakkına sahibiz. Doğu Bloku sosyalist olmak zorundadır. Bunu daha sonra yerle bir eden bir doktrin yayınlanacak.
Sinatra Doktrini: 1989-Gorbaçov. Doğu Bloku ülkeleri istediği yola gidebilir. Kendi istedikleri ekonomik ve siyasal yapılanmayı benimseyebilirler.
Prag Baharı, Brejnev doktrini ’ne dayanarak müdahalede bulunuluyor. Çin bundan rahatsız oluyor. Çin’e de müdahalede bulunabilir.
ABD, Çin’i neden bu kadar çok istiyor? Sovyet – Çin düşmanlığından faydalanmak ister. Sovyet’i Çin’e, Çin’i Sovyet’e karşı kullanmıştır.

  1. ABD için Çin çok önemli bir pazar. Ticaret açısından çok önemli bir partner. Vietnam Savaşı’ndan çekilmesinin temel sebebi ekonomik açıdan zorluk çekmesiydi. Bu ekonomik zorluğu düzeltmek için yeni pazarlara ihtiyacı var.
  2. Çin 1967’deki NPT imzalamayan devletlerden biri. Çin’in bir taraftan silahsızlanmaya çekmek istiyor. Bir taraftan da Vietnam’a barışın gelmesini istiyordu.

NİXON DOKTRİNİ:

Bundan sonra ABD’nin doğrudan çıkarlarını etkilemeyen bölgesel savaşlara katılmayacak. Asker göndermeyecek.
ABD ve Çin arasında ilişki resmi kanallar aracılığıyla değil, gayriresmi kanallar aracılığıyla başlıyor.
Pin pon diplomasisi: 1971’de Japonya’da olimpiyatlar düzenleniyor. Çin ve ABD’de takım gönderiyor. İlk defa diyalogları burada ortaya çıktı. Çin yönetimi, ABD’nin takımını Çin’e davet ediyor. ABD’nin pinpon takımı Çin’e geçiyor. Çin yönetimi ilişkilerin burada kalmamasını, Kissenger’ı burada görmek istediklerini söylüyor. Bir sene sonra Nixon ziyaret ediyor. Çin’in resmen tanınması, taraflar arasında diplomatik temsilciliklerin açılması 1978’dedir.(Carter dönemi)Diyalog Nixon döneminde başlamıştır. ABD, Çin’i tanımadan önce BM’ye kabul ediliyor. BM Güvenlik Kurulu’ndan Tayvan çıkarılıyor. Yerine Çin getiriliyor.(1971)Bunun sonucunda ticaret yapmaya başlıyorlar. SSCB bu ilişkiden rahatsızlık duyuyor. Bu sürecin dışında kalmak istemiyor.
1970-SALT 1 ( Stratejik Silahlarda İndirgemeyi Öngören Antlaşma)sayıca belli bir kota belirleniyor. ABD-SSCB. Yumuşamanın en temel belgelerinden biridir. Helsinki Nihai Senedi 1975- AGİT  bir araya getirdi. Doğu-Batı ülkelerini bir araya getiriyor. Temel metin Helsinki Nihai Senedi. Yapılan silahsızlanma antlaşmaları onun alt dalıdır.
Vietnam Savaşı 1973’te bitiyor. Barışı Sağlayan Antlaşma 2 tane madde var. Bundan sonra ABD, Vietnam toprağına girmeyecek (askeri olarak).Tüm askerleri çekecek. Askeri olarak girmesi mümkün olamayacak. En kısa zamanda Kuzey ve Güney Vietnam ülkelerini bir uzlaşı sağlayacak. Ortak bir hükümet kuracaklar. Kuzey, Güney’e saldırıyor ve Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti kuruluyor.
Mekik Diplomasisi: Arap-İsrail sorununa çözüm getirebilmek için mekik diplomasisini ortaya attı. Kissenger ile başladı. Daha sonra Camp David ile devam edecek. Camp David Ant.1977. 1967-73’de Arap-İsrail savaşları vardı. ABD, İsrail’in yanında yer aldı. İki tarafın arasını bulma çabası vardı. Arapların antipatisini üzerine çekti.
Twin Pillar Policy : ( iki sütun politikası) ABD’nin müttefikleri Suudi Arabistan ve İran, Basra Körfezi üzerinde söz sahibi olmak istiyor. Müdahale gerekirse bu ülkelerin askerlerini kullanacak.1979’da bu politika çökecek. İran yok oluyor. SSCB, Afganistan’ı işgal ediyor.
ABD neden 1979’da büyük bir hezimete uğradı? Çünkü Basra’ya doğru yaklaşan bir tehdit var ve sütunlardan biri olan İran çöktü.

LATİN AMERİKA

1973’te Şili’ye ABD askeri müdahalede bulunuyor. Şili’de önemli, bakır madenleri var. Bölgede yoğun ABD sermayesi var. Allende 1970’de seçimle iktidara gelir. Özel sektörün faaliyetlerini durduruyor. Tüm bakır madenlerini ABD yatırım alanlarından eline alıyor. ABD ekonomisi zarar görüyor. Şili’de ITT adında bir şirket var. Bu şirket sözlü ve yazılı basında ABD’li bir şirketin elinde. CIA ile işbirliği yapıyor. Orduyu harekete geçiriyor. Askeri bir darbe ile Pinochet başa geçiyor. Carter; Daha fazla Şili, daha fazla Vietnam istemiyoruz.
1979’a yaklaşınca Carter’ın Reagan’a yaklaşan silah bütçesi olduğunu görürüz. Nixon , ”Çıkar neyi gerektiriyorsa onu yapabiliriz” mantığıyla hareket etmiştir. Pragmatisttir.

Jimmy Carter Dönemi

Zik zak diplomasisi var. İstikrarlı bir dönem değildir.1979’dan sonra daha fazla müdahaleci bir politika izledi. Söylemleri ve uygulamaları birbirinden farklıdır. 1977-79 daha barışçıl, 1979-81 daha sertlik yanlısı bir tutum var. Brzezinski ve Cyrus Vance ikisini uzlaştırmaya çalışmış. Farklılıkları krizlere neden olmuştur.
Carter’ın elinde tuttuğu araç insan hakları ihlalleri. İlk iki yıl insan hakları ihlallerine dayalı bir dış politika izlemiştir. İnsan hakları ihlalleri üzerinden SSCB’yi sıkıştırıyor. Bunun için elinde bir belge var. Helsinki Nihai Senedi.
Andrey Sharov SSCB’de yaşayan bilim adamı ve fizikçi. Muhalif olduğu için Brejnev tarafından sürgün edilir. ABD’de bunu kullanır ve çok büyük başarılar elde edemez. SSCB’nin askeri; Angola, Etiyopya, Kamboçya, Laos, Vietnam’da. İran İslam Devrimi ve Afganistan işgali ile Carter politika değiştirmeye başlıyor.1979’dan itibaren insan hakları politikasını bırakıyor. Sosyalizme karşı ılımlı İslam , ”Yeşil Kuşak” politikası gündeme geliyor.

CARTER DOKTRİNİ:

1980-Bu doktrini uygulamak için Wahlstetter Planı açıklanıyor. Nixon ’un aksini söylüyor. Carter asker gönderecek. Basra Körfezi yaşamsal alanımızdır. Çıkarlarımız için tehdit oluşursa asker gönderecek ve silah kullanacaktır. Wahlstetter Planı ise; Doğu Anadolu’da planla havalimanı inşa edecekti. Stratejik nokta. Buralara çevik kuvvet güçleri yerleştiriliyor. Bu doktrin ile Twin Pillar Policy çöküyor. Sertleşen politikanın başka göstergeleri de var. 1977-79 Carter hem insan hakları kavramını kullanıyor hem de SSCB’yi masaya getirmeye çalışıyor.(Nükleer silahlar için)
SALT 2 Başkan Kongre’den geri çekiyor. Afganistan işgali ile beraber. ABD olimpiyatlara katılmıyor. O sene Moskova’da yapılıyordu. Buğday ambargosu koyuyor. Ticari ilişkiler kesiliyor.

REHİNE KRİZİ:

Carter dönemini bitiren olaydır.1979’dan 1981’e kadar ABD Büyükelçiliği işgal altında kalmıştır.(444 gün)ABD bu krizi aşamıyor. Çünkü ABD kendi içinde de Brzezinski ve Vance arasında krizler yaşamıştır. Kriz nedeni; 1979 Şubat’ta İran’da yönetim değişmişti. Şah ülkeyi terk eder. İslamcılar iktidarı ele geçirir. Şah Mısır’dan ABD’ye geçer. İran’da Humeyni önderliğinde yeni hükümet kurulur. İran’daki ABD Büyükelçiliği Humeyni yanlısı gençler tarafından işgal edilir. Şah’ı geri istemektedirler.
Şah iktidara geldi fakat iktidarını tam sağlamlaştıramadı. Bu yüzden anti-Amerikancı politikalar sürdürdü. Büyükelçilik içeride personel ile birlikte giriş ve çıkışlar yasaklanıyor. ABD’de bunun üzerine ABD bankalarındaki İran’ın bütün mal varlığını donduruyor. İran ile tüm ticari ilişkiler duruyor. Brzezinski; askeri müdahalede bulunmasından yana, Vance; işlerin daha fazla karışmamasını istiyor. Fakat Carter askeri müdahalede bulunuyor. Başarısız bir müdahale oluyor ve Carter’ın sonunu getiriyor. Bunun üzerine Cyrus Vance istifa ediyor.

Kriz Nasıl Aşıldı?

  • Pazarlık konusu olan Şah öldü.
  • Irak-İran Savaşı patlak verdi. Silaha ihtiyacı var.
  • Humeyni’nin içeride iktidarı güçlendi.
  • Reagan başa geçiyor.(1980)
  • ABD, İran’ın tüm mali varlıklarını elinden çıkarıyor. İşgal eylemi sona eriyor.

Carter’ın bir de aktif bir Afrika politikası var. Siyah tenli milliyetçiliğe oynuyor. Sosyalizmin bölgede zayıflamasına neden olmak istiyor. Ezildiğini düşündüğü kitleyi yanına alıyor.
ABD için Afrika neden önemli?

  • Yeraltı kaynakları zengin
  • Pazar
  • BM’de Afrika ülkelerinin oy potansiyeli yüksek.

3 devlete önem veriyor; Nijerya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Zimbabve.
Nijerya; bölgedeki en önemli ekonomi ve petrol zengini ülke. Güney Afrika Cumhuriyeti; Apartheid ırkçılığı kabul eden bir yönetim. Siyahların seçme ve seçilme hakkı yok. Güney Afrika’da ABD’nin birçok yatırımı var. Zimbabve, iç savaş var, beyazlar iktidarda. Beyazalar yönetimi daha sonra yıkılıyor.
CAMP-DAVİD ANT. Mısır ve İsrail ile gerçekleşen antlaşmalar. Mısır diğer Arap devletleri arasında dışlanıyor.
Dönemi genel olarak değerlendirdiğimizde 1979’da Yumuşama terk ediliyor.
1980’ler de Çin ile ilişkiler fazlasıyla artıyor. SSCB, SS-20 füzelerini Doğu Avrupa’ya döşüyor. ABD bundan sonra insan haklarına dayalı politikayı bırakıyor. Afganistan işgali gerçekleşiyor. Carter kendisi SALT2’yi geri çekiyor.
Başarıları şu şekilde sıralanabilir;

  • Çin ile ilişkiler arttı.
  • Afrika’ya olan yatırımlar arttı.
  • Camp-David süreci başladı.

Başarısızlıkları;

  • İran Rehine Krizi
  • Orta Amerika’da artan Sovyet etkisi (Nikaragua)
  • Hindi Çini bölgesinde artan Sovyet etkisi
  • SSCB’nin Afganistan işgali

 

Ronald Reagan Dönemi

Reagan Doktrini: Dünyanın neresi olursa olsun, sosyalizm tehdidi olan her yere yardım edecek, müdahale etme hakkı olacak.(Küresel siyaset) SSCB’yi önlemenin yolu silahtan geçer. Reagan denince akla ilk gelen kelime ”silahlanma “olmalı. O döneme kadar ABD’nin en fazla silahlanma bütçesini ayıran başkandır. Reagan döneminde ”açık kader” politikası benimsenmiştir. Biz dünyaya özgürlüğü yaymaya geldik, dini temsilcisiyiz şeklinde savunmuşlardır.
ABD, Afganistan’a müdahale ediyor. İslamcıları destekliyor. Nikaragua, El Salvador, Grenada, Angola, Kamboçya’ya müdahalelerde bulunuyor.

Irangate Skandalı:

ABD yönetiminin İran’a İsrail aracılığıyla gizlice silah satması ve sattığı silah parası ile Nikaragua’daki conta-gerillalara yani komünist rejime karşı faaliyet gösterenleri desteklemiştir. Bu olay Ortadoğu’yu karıştırmıştır.
Reagan’ın iki tane dışişleri bakanı vardı: Alexander Haig ve George Shultz
Bu dönemde silahsızlanma görüşmeleri yapılmış fakat bir netice alınamamıştır. START 1 ve START 2.
SS-20 füzelerine karşı Reagan NATO ülkelerine Pershing füzeleri döşemiştir. İtalya, İngiltere, Yunanistan’da füzeler için halk hareketleniyor. Bunun için SSCB ve ABD masaya oturuyor. SSCB kabul etmiyor, füzelerin uzun menzilli olmadığını söylüyor. Bu sorun çözümsüz kalıyor.
1982’de START görüşmeleri başlıyor. ABD’nin yapmış olduğu STAR WARS Projesi var. ABD bu proje ile SSCB’nin ekonomisini çökertmeyi planlıyordu. ABD silahlanınca, SSCB’de silahlanacaktı. SSCB ekonomisi o dönemde kötüydü. SSCB, STAR WARS projesinin ABM (Anti-balistik Missile Treaty)’i ihlal ettiğini söylüyor.
Gorbaçov’a kadar ilişkiler gergin. Gorbaçov, SSCB’nin ilk ve tek devlet başkanıdır. Dört tane politikası vardır.

  • Perestroyka: Yeniden yapılanma (ekonomi)
  • Glasnost: Şeffaflık-toplumsal destek.
  • Demokrasizutsiya: siyasal yapılanma
  • Novaye mişleniye: Dış politikada yeni düşünce

Batı dünyasına yakınlaşan bir SSCB görüyoruz. SSCB askerlerini her yerden çekiyor. Öncelik nükleer silahsızlanma ve ılımlı bakış açısıdır. Çernobil faciasından sonra nükleer silahsızlanmayı bulmuştur. 1987-INF Orta Menzilli Füzeler Ant. ile Avrupa füzelerden temizleniyor.

ORTA AMERİKA MÜDAHALELERİ

EL SALVADOR:

Burada bir iç savaş yaşanır. Savaşın tarafları yasal hükümet (ABD yanlısı) ve sosyalistlerden yardım alan Küba destekli muhalif gruptur. Grenada dışında her iki devlete de yoğun yardım göndermesine rağmen 1987’den sonra bu bölgeye eğilmeyi bırakıyor. Geri çekilme yaşıyor. Çünkü yeni politikalarına dayanarak SSCB’de buralardan çekildi. Küba hariç sosyalizm her yerde zayıflıyor. 1992’de El Salvador, bir BM planı ile bağımsızlığını kazanıyor.

NİKARAGUA:

El Salvador’da hükümete yardım ediyordu. Burada ise Sandinitse karşıtı gerillalara destek veriyor. Bu desteği sağlarken 1985 itibariyle destek için gerekli bütçe, yönetime verilmiyor. Bu gerillalar Honduras ve Costa Rika’da askeri eğitim alıyorlar. Ulusal Güvenlik Konseyi, Pentagon ve CIA yardım ediyor. 1985’te yardımın kesilmesi kararının ardından yönetim bunun devam etmesini arzu ediyordu. Irak-İran savaşında İran’a İsrail aracılığıyla el altından silah satışı yaptı. Elde edilen gelirleri Nikaragua’ya gönderdi. Kendine bir bütçe yarattı. Daha sonra bu olay gün yüzüne çıkıyor. Yardımların dozunu azaltıyor.1990 seçimlerinde ABD yanlısı hükümet başa geçti ve barış geldi.(Bush dönemi)

GRENADA:

1983- Müdahale. Bir havaalanı inşa ediliyor. Bunu Küba inşa ediyor. Sovyetler ve Küba’nın üssü olacak şeklinde algılanıyor. ABD oradaki vatandaşlarının can güvenliği için müdahalede bulunuyor. Bölgedeki tüm Kübalılar sınır dışı ediliyor. SSCB Büyükelçiliği kapatılıyor. Reagan dönemi kuvvet kullanarak gerçekleştirdiği tek başarılı eylemi.

ORTADOĞU POLİTİKASI

LÜBNAN İÇ SAVAŞI:

Arap-İsrail arasını bulma isteğinden dolayı arabulucu olarak bir girişimde bulunuyor.1982-3’te Deniz gücü ve diplomat gönderiliyor. FKÖ, Suriye, İsrail’i masaya oturtup ara bulmaya çalışıyor. Çabası sonuçsuz kalmakla beraber İsrail ile arası bozuluyor. Araplar ise ABD’nin Lübnan’daki büyük elciğini bombalıyorlar. Daha sonra ABD’nin orada kalan barış gücünün kaldığı oteli bombalıyorlar. Bunun üzerine ABD, Lübnan’dan çekiliyor.1987’de 1.İntifada başlıyor. İsrail çok sert müdahale ediyor. İlk defa Reagan yönetiminin diplomatları FKÖ temsilcileri ile buluşuyor. Resmi bir temas gerçekleşiyor.

LİBYA-KADDAFİ:

Kaddafi bir Nasır olma yolunda ilerlemeye başlıyor. Devletleştirme yapıyor. Taraflar arasında diplomatik temas durmuş. İlişkiler son derece gergin. ABD, Libya’dan petrol almayı kesmiş. Ambargo uygulamakta. 1980’lerin ilk yarısı uçak kaçırma eylemlerinin arkasından sürekli Libya çıkmaktaydı. Taraflar arasındaki gerginlik ABD’nin Libya’nın Sirta Körfezi’ne müdahale etmesiyle zirve yapmıştır. Bir sene sonra Libya Batı Berlin’de bir gece kulübünü bombalıyor. İçeride ABD askerleri vardı.1988-Lockerbie Olayı: İskoçya’da bir kasabadır. İngiltere’den ABD’ye giden bir uçak ahavdayken patlatılıyor. Bunun arkasından daha sonra Libya çıkıyor.

İRAN-IRAK SAVAŞI:

Irak, İran’a saldırıyor. İki tarafta Şaddülarap suyolu üzerinde hâkimiyet iddia ediyordu. İki devlette de mezhep farkı vardı ve birbirlerini kışkırtıyorlardı. Bu gerekçelere dayanarak Irak, İran’a saldırdı. ABD’nin tek derdi Petrol akışının devam etmesiydi. İki tarafa da silah sattı. İrangate Skandalında tuttuğu taraf Irak. Savaşın içine dâhil olmadı. Reagan döneminde askeri harcama çok yoğun. Sert güç etkili.

George H. W. Bush (Baba Bush) Dönemi

Reagan’dan farklı olarak siyasi bir kariyeri var. Reagan bu anlamda daha zayıf. Bush CIA başkanlığı ve Reagan’ın başkan yardımcılığını yapmıştır. Geçiş dönemi olduğu için Bush oldukça afallamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağıldığına bir türlü inanamaz. Gorbaçov’un oyun oynadığını düşünür.
Estonya, Litvanya ve Letonya’da milliyetçilik hareketleri ortaya çıkıyor. SSCB’den ayrılmak istiyorlar. Bush, Gorbaçov’un yanında olduğunu ve bu milliyetçi isyanları bastırmada yardımcı olacağını söylüyor. Var olan istikrarın devam etmesini sağlıyor. İstikrarsızlık ve etnik çatışmalar artacak, kimlik bunalımları ortaya çıkacaktı. Bush; ”Bizim için düşman öngörülememiştir.”
Letonya, Litvanya ve Estonya bağımsızlık isteyen ilk devletlerdir. Batıya daha yakınlar. Orta Asya devletlerine göre daha iyi durumdalar. Daha sonra hem NATO hem de AB üyesi oldular. Tarihsel olarak bir etki var. Coğrafi bir etken var. Litvanya; eskiden büyük bir devletti. Çarlık Rusya’sını uğraştıran bir devletti. Bağımsızlık geçmişi çok eskidir. Sovyet hâkimiyetini 1945’te yaşamaya başladı. Milliyetçilikleri daha kuvvetli.1991’de Gorbaçov’a yönelik başarısız bir darbe girişimi gerçekleşti. Ardından bir yıl sonra SSCB dağıldı.
Gorbaçov; SSCB ‘nin ilk ve tek devlet başkanı.
Yeltsin; Rusya Federasyonu’nun ilk lideri.
1.Körfez Savaşı; SSCB ile ABD işbirliği yapıyor. Ortak bir açıklama ile Saddam’ın saldırgan olduğuna dair bir açıklama yapıyorlar. Birlikte ekonomik yaptırım uyguluyorlar. Ardından START1, 1991’de SSCB ile imzalanıyor. START2, 1993’te Rusya Federasyonu ile imzalanmıştır.1990lı yıllar SSCB’nin kendini tamamen ABD’ye bıraktığı yıllardır. Kosova Krizi’ne kadar Batı ile Rusya arasında, işbirliği vardır.1990 yılında patlak veren 1.Körfez Savaşı’nda Bush ortaya yeni bir kavram attı ; ”Yeni Dünya Düzeni”. Yeni bir düzenin hâkim olduğunu ve bu dünya düzeninin hâkiminin ABD olduğunu belirtmiştir. Bu düzeni korumak için de gerekirse askeri güç kullanacağını söyler. Kavramın iki dayanağı vardır: siyasal liberalizm ve ekonomik liberalizm.
Bush yönetiminde dört tane yeni dış politika stratejisi tartışılmaya başlanıyor:

  1. NEO-İZOLASYONİZM: Uygulanmadı. Artık ABD’nin görevinin bittiğini söylüyor. Ülkelerine çekilme vaktinin geldiğini söylüyor. Irak, Bosna ve Somali müdahalelerinden anlaşılacağı gibi uygulanmıyor.
  2. ÜSTÜNLÜK STRATEJİSİ: ABD uluslararası sistemin tek lideridir. Âmâ bu liderliği diğer devletlerin rızası ile oluru ile devam ettirmelidir.
  3. SEÇİCİ ANGAJMAN: Tek süper güç ama her problem içinde yegâne aktör ABD değil. Doğrudan yaşamsal çıkarları ilgilendiren sorunlarda yer alacak. Ortakları ile ittifaklar yapacak. Bölgesel olarak seçici davranacak.
  4. KOLEKTİF GÜVENLİK: Güvenliği sağlamak için ABD liderliğinin altında müttefiklerde üzerine düşeni yapmalıdır. Özellikle NATO’ya çok iş düştüğünü söylüyor. NATO artık savunma örgütü değil, güvenlik örgütüdür. Üyesi olmayan devletlere de müdahale edebilir. Terörizm, çevre, uyuşturucu kaçakçılığı, etnik çatışmalar vb. bunlar ile mücadele için varlığını sürdürüyor.

Irak 8 sene savaştı. Kuveyt’i 19.eyaleti olarak kabul etti. Saddam’ın güçlenmesi lazım. Harcamaları çok fazlaydı. OPEC ülkelerinden petrol üretimini düşürüp, fiyatı yükseltmeyi istedi. Fakat özellikle Kuveyt bunu reddetti. Saddam tarihsel olarak bu alanların kendisine ait olduğunu savunuyordu. Ardından Kuveyt’i işgal ediyor. Dünya petrollerinin %20’sini Saddam kontrol etmeye başlıyor. ABD endişeleniyor. ABD Irak’a müdahale ediyor. Bu müdahale hukuka uygun mudur? Elbette uydundur. MGK kararı ya da meşru müdafaa olması gerekir. Bu müdahale de BMGK kararı ile gerçekleşiyor.
ABD, her zaman hukuka uygun mu müdahale etmiştir?

  • Bosna’da BMGK kararı var.
  • Afganistan, meşru müdafaa ve BMGK kararı var.
  • 1.Körfez Savaşı: BMGK kararı var.
  • 2.Körfez Savaşı: Uygun değildir. MGK’da uzlaşı sağlanamadı. Ahlaken ABD meşrulaştırdı.
  • Kosova: BMGK kararı yok. Meşru müdafaa yok.

Türkiye Körfez Savaşı’nda neden önemli? Tampon bölge oluşturuldu. Türkiye petrol akışını kesti. Sınıra asker yığdı. NATO için üsleri açtı. Lojistik destek sağladı. Model ülke haline geldi. ABD’nin bir numaralı müttefiki. Türkiye ‘big brother’ denilen bir döneme girdi. Yenidünya düzeninin iki ayağını sunacak ülke Türkiye idi.
Çifte Çevreleme Politikası: Irak ve İran düşman iki devletti. İran ve Irak’ı eş zamanlı olarak yalnızlaştırma politikası. Tek istisnası Refah-Yol dönemidir.
Bosna Savaşı Seçici Angajman politikasının en belirgin örneğidir.1995’e kadar Clinton müdahale etmiyor.

PANAMA MÜDAHALESİ:

Kanal olduğu için oldukça önemli bir bölge. 90’ların başında Bush müdahale etti. Sosyalizm tehlikesi ortadan kalktıktan sonra Panama önemini kaybediyor. Narieaga’yı deviriyor. Panama’ya müdahale etme gerekçesi; uyuşturucu kaçakçılığı, insan hakları ihlalleri, kanal güvenliği.
Bush’un başarısız noktası, Asya politikası yoktu. Clinton bunu eleştiriyor. Çin ve Japonya yükselişe geçiyor. Kuzey Kore nükleer silahlanma çalışmalarına başlıyor. Bütçe açıkları var. Clinton bunları kullanarak seçimi kazanıyor.

Bill Clinton Dönemi

Faren Christpher ve Madelien Albright; dışişleri bakanları, Antony Lake ve Sandy Burger; Ulusal güvenlik danışmanlarıdır.
”Çok taraflılık” vurgusu var. Clinton denince akla gelecek olan kelimedir. Uluslararası hukuk bu dönemde saygındır. Ekonomik araçları çok kullanan bir lider. İlk başvurduğu araç ekonomidir. Yeni düzene üçüncü dünya ülkelerini ekonomik yardımlar ile katacak. Liberalizmi tanıtacak. BİO; Barış için Ortaklık: Eski Sovyet uyduları ve cumhuriyetleri ile işbirliği programı geliştiriyor.
Tehdit devletler artık küreselleşmeyi kabul etmeyen devletlerdi. Kuzey Kore, İran, Irak, Libya, Küba. Liberal düşünceye karşı olanlar , ”asi-haydut devlet” olarak adlandırılıyordu.

1.DÖNEM  (1995’TEN ÖNCEKİ)

Ekonomiyi düzeltmeye çalışıyor. Dış politikada çekimser. Bosna’ya 1995’e kadar müdahale etmiyor. Avrupa’nın meselesi olduğunu söylüyor. Yeni bir ekonomik plan ve ihracat politikası benimsemiştir. Japonya ile ticareti arttırmaya başladı. Uluslararası örgütleri aktif hale getirmeye çalışıyor. APEC (Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği) Amaç; ekonomik olarak işbirliğini arttırmaktır. Clinton ortaya bir kavram attı. ”Yeni Pasifik Topluluğu” APEC çerçevesinde yapıyor. Kalıcı kurumsal yapısı oluşuyor. APEC canlandırılıyor. Kuzey Kore; 1993 ‘e geldiğimizde nükleer silaha sahipti, düşüncesi vardı. Kuzey Kore ve ABD masaya oturuyor.1994’te bir antlaşma imzalıyorlar. Silahları yok etmesi karşılığında, ABD iki nükleer reaktör inşa edeceği vaadinde bulundu. Kuzey Kore bunu kabul etti. Daha sonra Kuzey Kore ”şer ekseni ”ne girdiği için çalışmalarına devam etti.

ORTADOĞU POLİTİKASI

Çifte çevreleme politikası: İran ve Irak’ı yalnız bırakma. Çekiç güç; Temmuz 1991’de kurulan ve amacı Saddam’ın olası saldırılarına karşı Kuzey Irak Kürtlerine güvenli bölge inşasıdır. Türkiye’de çok tartışıldı. PKK’nın büyümesi bu dönemde olmuştur. Ekonomik yaptırımlar uygulanıyor. BM Atom Enerji Ajansı Irak’a gönderildi fakat Saddam tarafından kabul edilmedi. 1997-99 ABD Irak’ı havadan bombalıyor. Saddam’a muhalif kişilere ekonomik yardım yapmıştır.

BALKANLAR

NATO, 1995’te Sırplara müdahalede bulundu. BMGK kararı var. Meşru bir kuvvet kullanmadır. Kosova ise uluslararası hukuka uygun bir kuvvet kullanma değildir. Meşru müdafaada yoktur. BMGK kararlıda yoktur, Rusya veto etmiştir. Nedeni ise Rusya iç politikası o dönemde değişmeye başlamıştır. Kosova’da ABD askerinden sonra en fazla asker Türkiye’nin. IFOR, SFOR Bosna’daki güç, KFOR Kosova’daki. MGK kararı ile çıkan güçler.
Eğit Donat Projesi: ABD müdahale ediyor. Oradan çıkmadan orada yerleştirdiği hükümetin askerlerini eğitiyor. Para kısmını ABD, eğitim kısmını Türkiye yapıyor.
Clinton döneminde dört tane ulusal güvenlik belgesi var:

  1. 1996 – Başarılara vurgu yapılmıştır.
  2. 1997-ABD’ e karşı olan tehditler 3’e ayrılmıştır. Devletler; Kuzey Kore, Küba. Devlet ötesi; terörizm, çevre sorunu, etnik çatışmalar vs. Kitle imha silahlarının artışı.
  3. 1998-Çıkarları 3 tanedir: Yaşamsal çıkarlar; ulusal güvenlik, saldırı olursa doğrudan ABD hareket edecek. Önemli ulusal çıkarlar; uluslararası barışa tehdit durumlarda doğrudan ABD müdahale etmeyecek. İnsani çıkarlar; insan hakları ihlalleri bizi de ilgilendirir şeklinde benimsenmiştir.
  4. 1999-Küreselleşme karşıtları ile mücadele edeceğini belirtmiştir.

Clinton döneminin önemi, yumuşa güç kullanılmıştır.

George W. Bush (Oğul Bush) Dönemi

”Tek taraflılık politikası ” önemlidir. 2002’de Ulusal Güvenlik Belgesi (Bush Doktrini) ; Terörizm ile mücadele vurgusu vardır. Bu mücadeleye sert bir tutum vardır. Ya terörizm ile mücadele edersin ya da terörist devlet olursun, söylemi mevcuttur. Benimle olmayan benim karşımdadır. “görev koalisyonu belirler, koalisyon misyonu değil. Misyonu belirleyen güç ABD’dir. Bir başka unsur ise önleyici savaş kavramıdır. Tehdit kendini göstermeden ortadan kaldırma hakkına sahip, meşru müdafaa hakkına aykırıdır.
IRAK İŞGALİ: ABD Irak’a savaş açmak için BMGK’dan karar çıkarmaya çalıştı. Fakat Fransa başta olmak üzere BMGK daimi üyeleri  karşı durdular. İngiltere, İtalya, İspanya yanına alan ABD 2003’te ”Irak’a Özgürlük Operasyonu ” düzenledi. Saldırıya gerekçe olarak; Irak’ın El Kaide ile işbirliği yaptığı iddiası ve ülkede kitle imha silahlarının bulunduğu iddiası ortaya attı. Ardından ABD saldırgan politikalarına devam etti. ABM’den çekildi. Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkisini tanımıyor. Hukuksuzluğun en temel göstergesi Guantanamo Üssü oluyor.
Afganistan’a müdahale eder. Uluslararası hukuka uygundur. 11 Eylül 2001’den sonra Taliban yönetiminin El Kaide ile bağlantısı vardır. ISAF, Afganistan için oluşturulan güçtür. Afganistan işgali ardından vatanseverlik yasası çıkartıldı. İslami terörizm korkusu var. CIA ve FBI’a geniş yetkiler verildi. Bush’un saldırgan politikalar izlemesinin iki nedeni var:

  • Durağanlık: Çok kutuplu bir dünyaya doğru gidiliyor. Hegemonyanın sonuna mı gelindi düşüncesi hâkim.
  • Neo-con etkisi , Bush’un ekibi neo-con’lardan oluşuyordu. Richard Perle Neo-con’ların başı, Irak operasyonunu planlayan kişi.

Bush’un savunma bakanı; Donald Fumsfeld, dışişleri bakanı Colin Powell, Ulusal Güvenlik Danışmanı; Condallize Rice ve Dick Cheney

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popular Articles