‘’ Hayat hep beklenmedik sürprizler çıkarır insanın karşısına, soğukkanlılığını koruyarak ve satranç oynuyormuş gibi, yapacağın her hamleden alınacak neticeye göre sonraki 2-3 hamleyi hesaplayarak yoluna devam edeceksin. Silah kullanmadığın müddetçe, en büyük silah diplomasidir. Diplomasi ise sabır ve zeka işidir. Ben diplomasi yaptım, Almanlar da benden hep şikayetçi oldular ama defaatle madalya verdiler! … ‘’
Behiç ERKİN
Türkiye’nin Paris Büyükelçisi (1939)
Merhaba sevgili okurlar,
Bugün sizlere Türk siyasi tarihinde ne yazık ki adı çok fazla öne çıkmayan Büyükelçimiz Behiç Erkin’in Nazi zulmünden kaçan Türk asıllı Yahudileri kurtarma hikayesini anlatan kitabı tanıtacağım. Tanıtacağım bu kitabı herkesin okuması elzemdir.
Behiç Erkin, namı diğer Demiryollarının Babası. Devlet Demir Yollarının kurucusudur. 1918’de Almanların yabancılara çok nadir olarak verdiği 1. dereceden Demir Haç madalyası alan ve binlerce Yahudiyi Hitler’in Nihai Çözümünden kurtaracak kişidir. Kurtuluş Savaşı’nın da en önemli isimlerinden biri olan Behiç Bey’e , Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat ‘’Erkin’’ soyadı verilmiştir. Ayrıca Onuncu Yıl Marşı’nda bir dizeyi ‘‘Demir ağlarla ördük, anayurdu dört baştan’’ olarak düzenlemiştir.
Büyükelçiliğe atanmadan önce İstanbul Milletvekiliği ve ardından Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanlığını üstlenmiştir. Ulaştırma ve Bayındırlık Bakanlığı’na Demiryollarının Babası’dan başkası uygun bulunamazdı şüphesiz. Bakanlık istifasından sonra ise 11 yıl Budapeşte’de Büyükelçilik yapmıştır.
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 1939 yılında Behiç Bey’e bir görev teklifinde bulunur, biri Berlin diğeri Paris olmak üzere iki başkent, Avrupa’daki çalkantılı dönemlerin yaşanacağı yerlerin merkezindeydi. Behiç Bey’in I.Dünya Savaşı yıllarında Almanlardan aldığı emirleri içine sindiremediğinden dolayı, Almanlar ile sürekli bir münakaşa halindeydi. Almancası da olmadığı için Paris görevini kabul etti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı İnönü, Behiç Beyi Paris Büyükelçisi olarak atadı.
13 Ağustos 1939’da Behiç Bey Paris’teydi.
Yükselen faşizm ve diktatörlük çağında, 1939 Eylül başında Almanya, Polonya’ya saldırdı, bir kaç gün sonra İngiltere ve Fransa’ya savaş ilan etti. Hitler ‘in Nazizim öğretisini anlattığı kitabı Mein Kampf (Kavgam)’da Almanca konuşan tüm halkları bir devlet altında toplamayı amaçlamıştır. İşgalci bir milliyetçilik üzerine kurulmuş Nazizim ayrıca, Yahudilerin aşağı bir ırktan geldiğini savunuyordu.
Savaşın başladığı dönemde Fransa’daki Yahudi sayısı 300.000 kadardı.
Yahudilerin toplama kamplarına alındığı haberi ülkede hızla yayılıyordu. Bu sırada Behiç Bey, Paris’teki öğrencileri büyükelçiliğe çağırdı ve herşey o sıra başladı. Öğrencileri Türkiye’ye gitmeleri konusunda uyarılarda bulundu. Öğrencilerin arasında bulunan tek Yahudi Aron Angel, Almanların Paris’e geldiğinde onu kampa alacağı endişesi ile Behiç Bey’e başvurdu. Behiç Bey, Aron’un teklifini geri çevirmeden kabul etti, daha önce de Osmanlı Devleti ya da Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan Yahudiler için vatandaşlık kağıdı verilmesini istedi.
Almanya’ya tarafsızlığını bildiren Türkiye, Türk vatandaşlarına dokunulmayacağının taahhütünü de almıştı. Fakat bu vatandaşlık kağıtları Behiç Bey’in epeyce Almanlar ile karşı karşıya gelmesine neden olmuştur.
Kitapta belgelerle ve fotoğraflarla Türk asıllı yahudilerin teşekkür mektupları yer almaktadır.
Kitabın yazarı; Behiç Erkin’in torunu Emir Kıvırcık, bu kitabı yazmaya ilginç bir rastlantı sonucu karar vermiştir. Bu raslantının detaylarını Büyükelçi’de bulabilirsiniz.
Keyifli okumalar dilerim.