Deniz hukuku, hiç şüphesiz ki uluslararası hukukun ilgi alanının büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Deniz hukuku, devletlerin ve uluslararası hukuk kişilerinin arasındaki denize ilişkin problemlerini çözmek için ortaya çıkmış bir hukuk dalıdır. Kaynakları ise öncelikli olarak iki veya daha fazla devletin yapmış olduğu andlaşmalara ve örf-adet kurallarına (opinio juris) bağlıdır. Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi, uluslararası deniz hukukuna ilişkin andlaşmalarda bir orta yolu bulmak adına, uluslararası örgüt niteliği taşıyan ve belli uluslararası kimliği olan bir mahkemedir. Mahkemenin maddi yargı yetkisi ve kişisel yargı yetkisi bulunmaktadır. Maddi yargı yetkisi, bulunan herhangi bir anlaşmazlığın konusu ile ilgilenirken, kişisel yargı yetkisi ise kimin ya da kimlerin adına anlaşmazlık çözümüne gidileceği konusu ile ilgilenmektedir. Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi, devletlerarası problemlere çözüm üretmeye çalışırken aynı zamanda uluslararası örgütler için de çözüm yolları bulma gayretindedir.
Deniz hukukunda da diğer tüm hukuk dallarında olduğu gibi birçok norm ve kural bulunmaktadır. Devletlerin ise bu kural ve normlara uyması beklenmektedir. Taraf olan devletlerin yanında taraf olmayan devletler de bulunmaktadır. Taraf olmayan devletler; Türkiye, Venezuela, ABD, İsrail. Türkiye örneğinden yola çıkacak olursak, hiçbir andlaşma veya sözleşmeye taraf olmayan ülkemiz, örf-adet kurallarına ve uyulması gereken diğer kurallara oldukça sadıktır.
Bütün bu kural ve normlara rağmen, sadece deniz hukuku değil, uluslararası hukuk alanında yapılan çalışmalar günümüz dünyası için çok da yeterli olmamaktadır. Günümüze göre şekillenmesi ve değişmesi gereken ve aynı zamanda uzmanlaşılması gereken oldukça fazla konu bulunmaktadır.
Deniz Hukuku
Date: