Notice: _load_textdomain_just_in_time işlevi yanlış çağrıldı. Translation loading for the td-cloud-library domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Ayrıntılı bilgi almak için lütfen WordPress hata ayıklama bölümüne bakın. (Bu ileti 6.7.0 sürümünde eklendi.) in /home/u1774468/public_html/wp-includes/functions.php on line 6121
Düşüncelerin Siyasi Yansımaları - Akademik Paradigma | Uluslararası İlişkiler
Warning: call_user_func_array() expects parameter 1 to be a valid callback, function 'excellent_impossible' not found or invalid function name in /home/u1774468/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php on line 324

Düşüncelerin Siyasi Yansımaları

Date:

İnsanoğlu yeryüzünde hayat bulmaya başladığı günden bugüne kadar topluluklar halinde yaşamayı tercih etmiştir. Tek başına veya küçük topluluklar halinde yaşamanın yok olmak anlamına geldiğini bildiği için insanlar zaman içerisinde bir araya gelerek devletleri oluşturdular. Oluşturulan bu devletler dünya yüzeyinde belli coğrafyalarda hayat sürmeye başladılar. İnsan ırkının birlikte yaşayabilmesi için oluşturduğu kurallar ve kanunlar hiyerarşiyi ve düzeni sağladı. Bir ulusun kendi içerisinde geçmişten getirdiği kültürel yapısı dini inançları örf adet ve gelenekleri bu insanların kanunlarını ve yaşam düzenlerini etkiledi.  Oluşan bu devletler diğer devletlerle aralarında ki kanunları ve kuralları da güç dengesi içerisinde zaman içinde oluşturmaya başladılar. İnsanın fıtratında ki doyumsuzluk, tatminsizlik ve hırs kurdukları devlet düzenine, kanunlarına ve inançlarına da yansıdı. Bir zincirin halkası gibi birbirlerine ihtiyaçları olduğu halde insanlar kanunsuzluk, anarşi ve başkaldırma yöntemini tercih etmeye başladılar. Devletlerin yöneticileri kendi ulusuna rahat ve kaliteli yaşam sunmak için tarihler boyu yayılmacı bir politika izlediler. Kendi ülkelerinin güvenliğini sağlamak için komşu ülkelere ve çok daha uzaktaki diğer devletlere karşı silahlanmayı, onlara saldırmayı, kendi ülkesinde olmayan birçok şeyi o ülkelerden temin etmeye çalıştılar. Bu hareket beraberinde sömürgeciliği ve mandacılığı getirdi. İnsanlar kendi topluluklarını ve diğer toplulukları bir arada tutabilmek için izm’ler icat ettiler ve bu sistemleri de diğer milletlere ihraç ettiler. Temelde şuan ki devletlerin yapmak istediği şey önce bizim varlığımız, bizim güçlü olmamız, kendine yeter hale gelmemiz, kalırsa size de veririz mantığı oldu. Şuan itibari ile dünya devletleri arasında kurulmuş birçok birlik olmasına rağmen hala daha bu devletler kendi hegemonyalarını, kendi düzenlerini ve kurallarını başka devletlere dayatmaktadırlar. Şuan da devletlerarasında ki ilişki sadece çıkara dayanmaktadır. Ekonomik anlamda güçlü olan devletler silahlanma yarışında öne çıkmakta bu silahlanma yarışı diğer devletleri tedirgin edip onları da bu silahlanma yarışı içeresine dâhil etmektedir. Büyük balık küçük balığı yutar teorisi şuan ki dünya siyasetinde etkendir. Nedense insanoğlu kendi ülke sınırları içerisinde kalmayı reddetmektedir. Kendi siyasi görüşünü, kendi dini inancını mecburmuş gibi başka insanlara ihraç etme ve dayatma telaşına düşmüştür. Yüzlerce yıl din adına savaşan insanoğlu şimdilerde kendi milletini daha rahat yaşatabilmek için para denen ilah adına savaşmaktadır. Kendilerine rakip gördükleri devletlerin ortadan kalkması için veya zayıflaması, güçsüz duruma düşmesi için o devletler üzerinde ellerinden geldiğince ekonomik ve siyasi yaptırımlar uygulamaktadırlar. Akıllı ve bilge olduğunu iddia eden insanlar bir masa başında toplanıp sorunların çözümlerini aramaktansa, çareyi birbirlerine şu ve bu sebepten dolayı saldırmakta bulmuşlardır. Fikirler tartışılabilir ama ön yargı ve dayatma tartışılamaz. Bir kişi önce ben, benim dediğim olacak, ben hükmedeceğim derse o kişiye hiçbir şey anlatamazsınız. Herkesin kendine göre bir doğrusu var ve herkes o doğruya inanmış. Bu inancı elinizde deliller olsa bile ortadan kaldıramayacaksınız. Yani kıyamete kadar insanoğlunun bu kavgası, savaşı bitmeden devam edecek. Farklı inanç ve sosyal yapılara sahip olan insanları tek bir ideal altında toplama şansınız yok. Bunu sadece kendi ulusunuzda belki gerçekleştirebilirsiniz. Tüm dünya insanlarının barış içinde bir arada yaşadığını düşünmek şimdilik hayal gibi görünmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Share post:

Subscribe

spot_imgspot_img

Popular

More like this
Related

Devlet Adamlığı Bilimi (Kitap Analizi)

Jeopolitiğin Tanımı ve Kapsamı Jeopolitik, günümüzde giderek önemi artan bir...

Kızıldeniz Nerede

1869 yılında Süveyş kanalının açılmasıyla Kızıldeniz oldukça öneme sahip...

Riyazet Nedir ?

Riyazet Ne demek ?  Riyazet bir tasavvuf terimidir. Riyazet...

ORTADOĞU’NUN KANAYAN YARASI: FİLİSTİN

Binlerce yıldır paylaşılamayan , saatli bir bomba gibi her...