Lincoln son dönemin en başarılı filmleri arasında yer almaktadır. Filmde, en iyi ABD başkanları arasında gösterilen Abraham Lincoln’ün köleliğin kaldırılması amacıyla yürüttüğü siyasi mücadele anlatılmaktadır. Film konu itibari ile Doris Kearns Goodwin’in Lincoln adlı kitabının bir bölümüne dayanmaktadır. Bu bölüm ise Lincoln’ün hayatının son dört ayını içermektedir.1 Filmin yönetmenliği Steven Spielberg tarafından yapılmış, senaryosu ise Tony Kushner tarafından yazılmıştır.2 Filmin başrolünde ise bu film ile üçüncü kez Oscar alan Daniel Day-Lewis vardır.3 Bu yıl 85.’si düzenlenen Oscar ödül töreninde Lincoln filminin en iyi film dalında ödül alması bekleniyordu. Özellikle en iyi film ödülünün ilk kez Beyaz Saray’dan First Lady Michelle Obama tarafından verileceğinin duyulmasıyla bu ihtimal daha da güçlenmişti. Ancak, Argo filmi ödüle layık görüldü ve Lincoln filmi en iyi erkek oyuncu ve en iyi yapım tasarımı ödüllerini alarak gecede adından söz ettirdi.4 Filmin ayrıntılarına geçmeden Abraham Lincoln’ün hayatına bir göz atalım.
ABD’nin 16. başkanı olan Abraham Lincoln, ülkesinin en büyük devlet adamlarından biridir. Kentucky eyaletinin Hardin bölgesinde, yoksul bir çiftçinin oğlu olarak dünyaya geldi. Dokuz yasındayken annesi ölen Lincoln, bir yıl kadar okula gidebildi. Üvey annesinin özendirmesiyle çok okuyarak kendini yetiştirdi. 1830′da ailesinin Illinoisa taşınması üzerine Lincoln Mississipi’de isleyen bir gemide iş buldu. Daha sonra New Salem’de de çeşitli islerde çalıştı. Lincoln 1834′te Illinois Yasama Meclisi’ne seçilerek siyasal yasama atıldı. Bu arada hukuk çalışarak kendini yetiştirmiş ve 1836′da baronun sınavından geçmeyi başarmıştı. 1842′de Mary Ann Todd’la evlendi. Lincolnlar’ın dört oğlu oldu. Ülkesinin siyasal yaşamında adını duyurmadan çok önce yetenekli bir avukat olarak sivrilen Lincoln’ün başarısı, keskin zekâsı ve sağduyusu kadar, dürüstlüğü ve adalete olan bağlılığından da ileri geliyordu. Dört dönem üst üste Yasama Meclisi’ne seçilen Lincoln, bu dönemde köleliğin yeni kurulan Batı Eyaletleri’nde de yasallaştırılmasını isteyenlere karsı çıktı. 1847′de Illinois’dan kongreye seçildi. Bu sırada Meksika ile savaşa girilmişti. Lincoln Meksika ile savasın sürdürülmesinden yana değildi. Meksika Savası’nın sonunda ABD topraklarının genişlemesi, kölelik sorununa yeni bir boyut getirdi. Güneyliler ABD’ ye yeni katılan topraklarda köleliğin anayasaya aykırı olmadığını ileri sürüyordu.
1856′da Cumhuriyetçi Parti’ye giren Lincoln, 1858′deki senato seçimlerinde rakibi Stephen A. Douglas’ın karsısında yenilgiye uğradıysa da, seçim kampanyası sırasında öne sürdüğü köleliğe ilişkin görüşler ülkede geniş tartışmalara yol açtı. 1860′taki parti kongresinde başkan adayı seçildi ve Mart 1861′de ABD’nin 16. başkanı oldu. Güneyliler Lincoln’ün başkan seçilmesini tepkiyle karşıladı. Bu sırada köleliğin varlığını sürdürdüğü 15 eyalete karşılık, 19 özgür eyalet bulunuyordu. Lincoln resmen başkanlık görevine başlamadan önce Güney Carolina bağımsızlığını ilan etti. Bundan sonraki bir yıl içinde 10 Güney eyaleti daha bağımsızlığını ilan etti. Bu eyaletler Jefferson Davis’in başkanlığında Amerika Konfederasyonu’nu kurdu. Güney Carolina’nın Sumter Kalesi’ni kuşatıp de geçirmesiyle Amerikan İç Savası başladı. 1 Ocak 1863′te Lincoln, Güney eyaletlerinde köleliğin kaldırıldığını açıkladı. Lincoln’ un başkanlık süresinin hemen tamamı ayrılıkçı Güney eyaletleriyle savaşmakla geçti. Lincoln’ün karşılaştığı en önemli sorun, Robert E. Lee ve Thomas J. Jackson gibi yetenekli Güneyli generallere karsı başarılı olabilecek bir komutan çıkarabilmekti. Savasın ilk yıllarında Kuzeyli ordular üst üste yenilgiye uğramıştı. Mart 1864′te Lincoln, General Ulysses S. Grant’ı başkomutanlığa getirdikten sonra bu durum değişti. Lincoln çok sayıda askerin de oy kullandığı 1864 seçimlerinde yeniden başkan seçildi.5
Film, Lincoln’ün iki siyah asker ile yaptığı konuşma ile başlıyor. Bu konuşmada siyah askerlerden biri eşitsizlikleri o kadar dramatik bir şekilde vurguluyor ki… Bir siyahın 100 yıl sonra oy hakkına sahip olabilmesine bile umutla yaklaşıyor bu asker. Lincoln, köleliğin kaldırılması konusunda çok kararlı tavır sergiledi. En büyük amacı ise köleliğin kaldırılmasını anayasal bir düzenleme ile yasallaştırmaktı, ki bu anayasaya eklenecek 13. madde idi. Filmde ilk olarak göze çarpan Lincoln ile dışişleri bakanı arasındaki anlaşmazlıktır. Bakan bu maddenin geçmesini hem istemiyor hem de imkânsız olarak görüyordu. Çünkü Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçilerin sayısı yasayı geçirmek için yetersizdi. Yani Demokratların desteğine ihtiyaç duyuluyordu. Lincoln ise bunu bir engel olarak görmedi ve çözümler aramaya başladı. İlk olarak Demokratlara önemli mevkiler vermeye başladı, bir nevi oy satın alıyordu. Bunu durumu dışişleri bakanı son derece gizli yapmaya çalıştı. Lincoln’ün adının kirlenmesini istemiyordu. Zaten rüşvet olarak para teklif edilmesini kesinlikle istemedi. Bu mevkileri terfi ya da ödüllendirme gibi gösteriyordu. Ancak bu çabalar çok yetersiz kalmaya başladı ve Lincoln duruma kendi el attı. Oy vermek istemeyen Demokratlarla bizzat kendisi görüştü, eşitliğin önemini anlattı, köleliğin demokrasiye zarar verdiğini paylaştı. Diğer bir sorun da parti içindeki radikallerdi. Onları da ikna etmek gerekiyordu, bunun için önemli parti içinde yer alan kuvvetli ailelerin yardımını aldı. Görüşmeler başladığında Demokratlar Cumhuriyetçileri oy hakkı, ırklar arası evlilik gibi konuları dile getirmesi için zorladı; ancak Cumhuriyetçiler gerçek fikirleri bu olmasına rağmen manipüle olmadılar ve onun da zamanı gelecek düşüncesiyle sadece kanun önünde eşitlik ilkesinden bahsettiler. 1 Ocak 1865 günü yapılan oylama ile Lincoln’ün verdiği mücadele nihayete erdi ve siyahlar beyazlarla kanun önünde eşit sayıldılar. 9 Nisan 1865’te de güney orduları teslim oldu ve iç savaş sona erdi. Ancak 11 Nisan 1865 günü siyahların hakları hakkında yaptığı konuşma ona suikast hazırlığını doğurdu ve 14 Nisan 1865 günü Ford Tiyatrosu’nda öldürüldü.6 Film başkanın ölümünün kayda geçmesiyle son buluyor. Filmin siyasi konularını bir yana bırakırsak, film Lincoln’ün kişiliği hakkında da birçok ipucu vermektedir. Öncelikle mutlu bir evliliği olmayan bir erkek portresi gözden kaçmıyor. İç savaş esi ile arasını açmış durumdadır. Çünkü esi bir oğlunu savasın neden olduğu hastalıklardan kaybettiğini düşünmektedir. Lincoln, oğlunun acısını bir türlü atlatamayan esini akıl hastanesine yatırmayı bile düşünmüştür. Hatta bu sebeple esinin erkek kardeşleri güneylilerin safında yer almışlardır. Büyük oğlu Robert da ülkesi için savaşmak istemektedir; ancak annesi bu duruma tamamen karsı olduğu için Lincoln Robert’a izin vermemektedir. Oğlu ile de arası açılıyor zaman içinde. Filmde Lincoln’ün depresif ruh hali de oldukça belirgin. Mutsuz, durgun, yalnız… Hukuk bürosundan ortağı ve dostu William H. Herndon Lincoln’ü söyle tanımlar: “Üzgün görünüşlü bir adam; yürürken sanki üzerinden melankoli akar… Sürekli üzgün görünüşü onun en karakteristik özelliğidir.”7
Film dünya çapında çok fazla ilgi gördü ve gişede büyük basarı yakaladı. İki adet Oscar ödülü alması da başarısını tescilledi. Filmin Türkiye’deki etkisi ise bambaşka… Çünkü Türkiye’de önemli bir tartışma konusu başlattı : “Erdoğan, Türkiye’nin Lincoln’ü olabilir mi?”. Bu tartışmanın basını Radikal Gazetesi yazarlarından Murat Yetkin çekmektedir. Şubat’ın 18’inde yazdığı yazının başlığı direk olarak “Erdoğan, Türkiye’nin Lincoln’ü olabilir.”.8 Yetkin’e göre, Lincoln’ün köleliğin kaldırılması ve siyahların haklarını kazanması için verdiği mücadele ile Erdoğan’ın Kürt sorununun çözümü için verdiği mücadele arasında siyasi benzerlikler bulunmaktadır. Lincoln, kölelik son bulursa ve eşitlik sağlanırsa savasın da biteceğine inanmıştır. Bunu da anayasada yapılan değişiklik ile kesinleştirmek istemektedir. Bu şekilde bütün vatandaşların desteğini alacağını düşünmektedir. Yetkin bu durumla bağlantı kurarak Erdoğan’ın “Savaş kolaydır, barış zordur.” sözüne atıfta bulunmaktadır ve Erdoğan’ın Kürtleri ve Kürt sorununu inkâr eden vatandaşların çoğunun da sırf kan dökülmesine artık son vereceği umuduyla desteğini alacağını düşünmektedir. Ancak diğer taraftan Türkiye’de su anda gündemde olan anayasa değişikliği ile 1865 yılında ABD’ de yapılan anayasa değişikliği arasında çok büyük farklar olduğunu düşünen sol görüşlüler var. Onlar, bu anayasa değişikliği yürütmenin yetkilerini yasama ve yargıya karsı artırma planının bir parçası olarak görüyorlardı, ki yürütmenin bası olarak burada atıf yapılan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Ayrıca Erdoğan’ı Kürt halkının ulusal mücadelesini tasfiye etmekle suçluyorlar.9 Yani Lincoln Türkiye’de hiç umulmadık bir tartışma yarattı ve birçok farklı görüşten grubun dikkatini çekti.
Sonuç olarak, Lincoln Amerikan İç Savası’nın ve Lincoln’ün son dönemini anlatan harika bir yapıt olmuş. Filmde hem dönemin siyasi koşullarını çok iyi bir şekilde gözlemleyebiliyoruz hem de Lincoln’ün kişiliği hakkında fikir sahibi oluyoruz. Erdoğan ile Lincoln arasındaki bağa gelince… Bunu yakın gelecekte yeni anayasaya ve Kürt sorununa çözüm arayışlarının seyrine göre hep beraber göreceğiz.
YUNUS EVEDENCİ
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler
Referanslar
1. http://www.doriskearnsgoodwin.com/ (Erişim Tarihi: 03.03.2013)
2. http://www.imdb.com/title/tt0443272/ (Erişim Tarihi: 27.02.2013)
3. http://www.guardian.co.uk/film/2013/feb/25/oscars-2013-daniel-day-lewis-lincoln-actor (Erişim Tarihi: 05.03.2013)
4. http://www.sabah.com.tr/kultur_sanat/sinema/2013/02/25/oscar-odulleri-sahiplerini-buluyor-canli-yayin (Erişim Tarihi: 01.03.2013)
5. http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/abraham_lincoln (Erişim Tarihi: 03.03.2013)
6. http://www.biography.com/people/abraham-lincoln-9382540?page=4 (Erişim Tarihi: 02.03.2013)
7. http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/abraham_lincoln (Erişim Tarihi: 03.03.2013)
8. Murat Yetkin, (18.02.2013), Erdoğan, Türkiye’nin Lincoln’ü Olabilir,
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1121781&CategoryID=98 (Erişim Tarihi: 04.03.2013)
9. http://www.bolsevik.org/content/tayyip-erdo%C4%9Fandan-yeni-bir-lincoln-%C3%A7%C4%B1kar-m%C4%B1 (Erişim Tarihi: 07.03.2013)