Kelt kavimleri, İrlanda’nın yer aldığı Britanya adalarına M.Ö. 600 ve 150 yılları arasında ulaştı. İskandinavların 8. yüzyıl sonunda başlayan işgali, 1014’te İrlanda Kralı Brian Boru’nun Danimarkalılara karşı kazandığı zaferle son buldu.
Adadaki İngiliz istilası 12. yüzyılda başladı, isyanlar ve yönetimin kanlı müdahaleleri yaklaşık yedi yüz yıl sürdü.
Bu dönemde İngiltere’yi yöneten Norman kökenli Kral II. Henry İrlanda’yı ele geçirdi. 15. yüzyılda York ve Lanchester hanedanları arasında yaşanan ‘Güller Savaşı’ merkezi yönetimi zayıflattı.
İngiliz etkisinin azalmasıyla beraber Normanlar da güçlerini kaybettiler.
Tudor Hanedanı’ndan Kral VIII. Henry, İngiltere’nin nüfuzunu yeniden arttırmak amacıyla 1534’te harekete geçti.
İrlandalıların uzun süren direniş ve ayaklanmaları sonuç vermedi ve Kral bölgenin kontrolünü sağladı.
1542’de İrlanda Krallığı ilan edildi ve böylelikle VIII. Henry ‘İrlanda Kralı’ ünvanını da elde etmiş oldu.
17. yüzyılda İrlanda topraklarında büyük bir mezhep ayrılığı baş gösterdi. Katolikler ve Protestanlar arasındaki çatışmalar, İngiliz komutan Oliver Cromwell’in ayaklanmaları sert biçimde bastırmasıyla sonuçlandı. Ancak adadaki mezhepler arası gerginlik uzun yıllar boyunca devam etti.
1845 ve 1852 arasında yaşanan Büyük Kıtlık, İrlanda’da 1 milyon kişinin ölümüne yol açtı ve bölgede nüfus, ölüm ve göçlerden dolayı yüzde 25 oranında azaldı. Kıtlıktan kaçıp göç edenlerin yarısı ABD’ye gitti.
1800 yılında imzalanan birleşme akti (Act of Union) sonucu İrlanda Krallığı ile Büyük Britanya Krallığı 1 Ocak 1801’de aynı devlet çatısı altında bir araya geldiler. Ortaya çıkan yeni devlet, Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı adını aldı. Modern tarihçiler ve analizlere göre birleşme, İngiliz Gizli Servisi’nin İrlanda Parlamentosu üyelerine rüşvet, ünvan ve toprak dağıtmasıyla gerçekleşti.
İrlanda’ya özerklik sağlayacak tasarı 20. yüzyıl başlarında gündeme geldi. Fakat 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi bu girişimi geciktirdi. İrlanda milliyetçiliğinin güçlenmesiyle beraber, özgürlüğün gecikmesi karşısında İrlandalı bağımsız gruplar arasında silahlı mücadele fikri ortaya çıktı.
1916’da ismi ‘İrlanda Cumhuriyetçi Kardeşliği’ olan silahlı grup, Dublin sokaklarında Paskalya Ayaklanması olarak bilinen olayda bazı önemli binaları ele geçirdi. Ancak bu girişim başarısız oldu ve çatışmaların başlamasından yedi gün sonra isyan sert biçimde bastırıldı.
1919’da söz konusu silahlı grubun yerini İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) aldı.
İngiltere, 1921’de imzalanan bir anlaşmayla İrlanda adasının kuzeyinde yer alan Ulster bölgesinin kendisine bağlı kalması şartı ile bağımsız ‘İrlanda Cumhuriyeti’ni tanıdı.
Anlaşma aynı zamanda İrlanda Cumhuriyeti ve Kuzey İrlanda’nın ayrılmasına da olanak sağladı.
İrlanda, 1949’da İngiliz Milletler Topluluğu’ndan (Commonwealth of Nations) ayrıldı ve 1973’te bugünkü Avrupa Birliği’nin temelini oluşturan Avrupa Ekonomik Topluluğu’na katıldı.
Kuzey İrlanda’nın bağımsız İrlanda Cumhuriyeti ile birleşmesini savunan IRA, İngiltere’yi hedef alan silahlı faaliyetlerini 1980’lerde yoğunlaştırdı.
1998’de Kuzey İrlanda sorununun tüm taraflarını meydana getiren İngiltere, İrlanda, IRA’nın siyasi kolu konumundaki Sinn Fein, kraliyet yanlısı Protestanları temsil eden Ulster Birlikçi Partisi (UUP) ve Kuzey İrlanda Sosyal Demokrat İşçi Partisi (SDLP) arasında Hayırlı Cuma Anlaşması (Good Friday Agreement) imzalandı. Anlaşma ile bütün taraflar silahlanmayı bırakıp siyasi çözüme yönelmeyi kabul etti.
Hayırlı Cuma Anlaşması, 22 Mayıs 1998’de yapılan referandumda Kuzey İrlanda halkının büyük çoğunluğu tarafından onaylandı. IRA ise 28 Temmuz 2005’te silahlı mücadelesini sonlandırdığını ilan etti.
Siyasi yapı
Parlamenter demokrasiyle yönetilen İrlanda’da, devletin başındaki isim olan ve doğrudan halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı, yedi yıl süreyle koltuğunda oturuyor ve iki dönem üst üste göreve gelebiliyor.
Cumhurbaşkanı, genel seçimlerle belirlenen meclisin seçtiği başbakan ve bakanları atamakla da yükümlü. Ülkede cumhurbaşkanlığı koltuğunda 2011 yılındaki seçimle göreve gelen Michael D. Higgins oturuyor. Hükümette 15 bakan bulunurken, sayısını başbakanın belirlediği ‘devlet bakanları’ da görev yapıyor.
Yasamanın iki başlı olduğu ülkede, Ulusal Meclis’in iki kanadını oluşturan Millet Meclisi’nde166, Senato’da ise 60 üye bulunuyor. Senato’nun 11 üyesi Başbakan tarafından önerilirken, 43’ü beş ayrı meslek grubundan, altısı ise üniversiteler tarafından seçiliyor.
Ulusal Meclis’in Senato’nun girişimlerini reddetme hakkı bulunurken, Senato daha çok danışma merci olarak görev yapıyor. Yerel yönetim teşkilatı, 29 vilayet ve 5 şehirden oluşuyor.
Ekonomi
Küçük ve ticaret odaklı bir ekonomiye sahip olan İrlanda, 2008’deki mali krizden fazlasıyla etkilenen ülkelerden biri oldu.
Kasım 2010’da, İrlanda’yı kurtarmak için hazırlanan 85 milyar euroluk AB-IMF yardım paketinin 35 milyar eurosunun bankalara yönlendirilmesi, 50 milyar eurosuyla da kamunun finansman ihtiyacının karşılanmasına karar verildi.
Ancak buna rağmen 2011’in son çeyreğinde ortaya konan raporlar, ülkenin teknik olarak resesyona geri döndüğünü ortaya koydu. 2012 yılındaki büyüme oranının da yüzde 1’in altında kalması bekleniyor.
AB, bütçe açığını yüzde 3 oranına indirmesi için İrlanda’ya 2014’e kadar süre verse de, ekonomi küçülmeye devam ederken, bütçe açığı ve işsizlik oranı kaydadeğer ölçüde artıyor.
İşsizlik oranının yaklaşık yüzde 15 olduğu ülkede enflasyon oranı ise yüzde 2,5 seviyesinde.
İrlanda’da kişi başına düşen milli gelir, 40 bin dolar olarak göze çarpıyor. Ülke nüfusunun yüzde 5,5’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Kaynak: Al Jazeera ve ajanslar