İspanyanın 40 milyonu aşkın bir nüfusu var ve 0,9 büyüme oranına baktığımızda diyebiliriz ki eskisi kadar da artmıyor bu nüfus, doğum oranı da düşüyor.
Latin Amerika’dan Doğu Avrupa’dan göç yoluyla açığı kapatmaya çalışıyor. Bizim burada üzerinde duracağımız konu İspanya örnek alınabilecek bir ülke mi? İspanya modelini kendimize alabilir miyiz?
İspanya azınlık grupları (Galiçyalılar, Katalanlar, Basklar) barındırma açısından zengin ve sorun teşkil eden bir ülke. Karmaşık, etnik bir mozaik var yani. Ama burada sorun teşkil eden Basklar. Hemen her hak tanınıyor Basklara. 1935-1975 yılları arası Franko diktatörlüğündeki İspanya’da azınlık gruplara çok fazla hak tanınmıyordu, baskı politikası uygulanıyordu. Azınlıklar yılmadı ve işbirliği oluşturdular. 1975’ten sonra yavaş yavaş demokrasiye geçildi ve 1978’de yeni anayasa kabul edildi. Kral Juan Karlos döneminde İspanya’nın demokratikleşme süreci desteklendi. 1975’den sonra Bask ve Katalan bölgesine ön otonomi verildi ve İspanya “bölgeler sistemi ”ne geçti. Özerk bölgeler oluşturuldu, ülkedeki azınlıklar resmi statü kazandı(buna dahil olmayan sadece dış politika ve savunma-güvenlik politikası).
BASK
İspanya’nın kuzeyinde, Fransa’nın güneybatısında yer alan bu özerk bölgede 1660 yılı öncesine dek bir Bask ülkesi vardı. 1660’da Pirene Anlaşması ile İspanya ve Fransa arasında bölündü. 1980’lerde referandum yapılıyor ve Baskların %90ı kabul ediyor özerk bölge olmayı ve özerk parlamento oluşturuluyor. Parlamentoda iki dil kullanılıyor. Bask dili “Euskara” İspanyolca ile eşit sayılıyor. Eğitimde hangi dilin kullanılacağına Bask hükümeti karar veriyor. Ortaöğrenim sonuna dek öğrencilerin iki dilde de kendini ifade etme zorunluluğu var. Yine bölgede Bask üniversitesi var ki amaç Bask kültürüne teşvik etmek. Yerel hükümet Baskça bilen memurlar yetiştiriyor.
Peki, özellikle 1978’den sonra bunca hak verilmesine rağmen neden İspanya’da Bask sorunu yaşanıyor? Bağımsız bir Bask devleti talep ediyorlar, olumsuz karşılanınca da bir örgüt kuruyorlar(ETA). Euskadi Ta Askatasuna. ETA’yı 1959’da orta sınıf aydın ve şehirli gençler kuruyorlar. 1959’dan bugüne dek 1000’e yakın insan öldürdü. 1986’ya dek terör eylemleri artıyor. Artık Bask halkı ETA’ya sempati duymamaya başladı. İspanya’nın AB’ye üye olmasıyla ekonomik durum iyileşiyor ve ETA’ya sıcak bakılmıyor. Terör örgütlerinin varlığında ekonomik durum önemli yani. 1990’larda Basklar mitingler yürüyüşler yapıyorlar ETA silah bıraksın diye. ETA’yı 1993’te ateşkese çağırıyor Basklar; 1998’de ETA ateşkes ilan ediyor. Görüyoruz ki örgütler de bir şekilde halkın istekleri doğrultusunda cevap verebiliyor. 2000-2001 arası eylemleri artıyor ETA’nın. İspanya hükümeti sorunu yok sayma politikası izliyor; bu işe yaramıyor ETA daha fazla eylem yapıyor. 2004 seçimlerini sosyalist Zapatero kazanıyor ve daha ılımlı bir Bask politikası izliyor. Siyasi diyalog uyguluyor; 2005’te ETA’yla masaya oturuyor. Ama işe yaramıyor.
Neden? Çünkü ETA bağımsız devlet istiyor, İspanya buna elbette müsaade etmez. Etse bile Basklar eski topraklarını istiyor, yani Fransa topraklarının da bir kısmını içeriyor. Fransa buna asla izin vermez. Kendi topraklarında yaşayan Bask azınlığa(ki Fransa kendi ülkesinde herhangi bir azınlık grubun olduğunu reddediyor) hak vermeyen Fransa, İspanya’daki Baskların toprak isteğine ses çıkarmayacak!
Peki, sorunun gidişatı ne olacak? ETA bu isteğinden vazgeçmediği sürece sorun çözülmez. Neden ETA bu isteğinden vazgeçmiyor? Basklar şöyle düşünüyor: “Hedefe ulaşamasak bile Avrupa’da, dünyada bazı terör örgütleri dış güçler tarafından destekleniyor, belki bizi de desteklerlerse o zaman bağımsız bir devlet kurabiliriz.” Sesini duyurmak için vazgeçmiyor yani.
En başta sorduğumuz soruya geri dönecek olursak, İspanya örneğinden biz bir şey alabilir miyiz? Ülkedeki azınlık gruplarına hemen her hakkı versek? İşin içinden Türkiye olarak çıkmamız çok zor. İspanya pek çok hak tanıyor çünkü. Görüyoruz ki bu bile işe yaramıyor.
Asiye Gül ARSLAN