KAFKASYA POLİTİKASI VE ORTA ASYA

Date:

Kafkasya’nın Kelime Anlamı:
İlk açıklamalara göre Kafkasya kelimesinin köken anlamı ‘’Beyaz kar’’ demektir. 1800’lere gelindiğinde anlamını Pers Kaf Dağı’ndan almıştır. Kafkasya kelimesi, aslında sadece Kuzey Kafkasya bölgesini içermektedir. Güney Kafkasya için ‘’Kafkas Ötesi’’ anlamı kullanılmaktadır.
Kafkasya’nın Konumu:
Kafkasya Avrupa ve Asya sınırları ve Karadeniz ile Hazar Denizi arasındaki bölgede yer almaktadır. Kafkasya politik ve coğrafi olarak Kuzey Kafkasya ve Güney Kafkasya olmak zere ikiye ayrılmaktadır. Güney Kafkasya bağımsız ve egemen devletlerden oluşmaktadır. Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan burada yer almaktadır. Kuzey Kafkasya ise Rusya Federasyonu’na bağlı devletlerden oluşmaktadır. Bunlar: Karaçay-Çerkez, Güney ve Kuzey Osetya, Abhazya, Dağıstan, Kabardey-Balkar, Çeçenistan, İnguşetya ve Adıgey.
Kafkasya’nın Stratejik Önemi:
Tarihten bu yana Asya’dan Avrupa’ya olan göç hareketleri ve istila durumlarının çoğu Kafkasya ile alakalı olmuştur. Rusya, batıda ve doğuda ciddi bir işgal hareketine girişmek için öncelikle Kafkasya’da hâkimiyet kurabilmelidir. Kuzey Kafkasya konumu itibari ile Kafkasya’da önem arz etmektedir. Güney Kafkasya’da etkin rol alabilmek için öncelikle Kuzey Kafkasya’ya sahip olmak gerekir. Rusya, bu sebeple özellikle Kuzey Kafkasya’da etkin olmak istemektedir. Kafkasya ülkeleri çok zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahiptir. Dünyada bu zengin kaynakların git gide tükenmeye başlaması, diğer ülkelerin Kafkasya’da olan politikalarını artırmaya sebep olmuştur. Özellikle 21. yüzyılda bölgede artan tarımdan alınan verim, petrol, doğal gaz ve hammaddeler ile Kafkasya’nın stratejik önemi artmıştır.
Türkiye’nin Kafkasya Politikası:
Kafkasya, Avrupa ve Asya’yı bağlayan bir konumda olduğundan dolayı, Türkiye’nin Avrasya politikası için stratejik bir öneme sahiptir. Kafkasya Türkiye ile Orta Asya’yı birbirine bağlamaktadır. Kafkasya, Türkiye için Batı’ya açılan bir kapıdır. Türkiye’nin Kafkasya politikasındaki temel amaçları: bölgedeki ülkelerin bağımsızlığını kazanmak, komşu ülkeler ile iyi ilişkiler kurmak ve ortak çıkarlar doğrultusunda işbirliğini geliştirmektir. Bu sebeple Türkiye ‘’Barış Kuşağı’’ adı altında Rusya, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan ile ikili ilişkilerini geliştirmeye çalışmaktadır. Özellikle Orta Asya’daki petrolün Batı’ya Türkiye üzerinden sorunsuz bir şekilde taşınmasını istemektedir. Azerbaycan-Ermenistan arasındaki tansiyonun artması Türkiye-Ermenistan arasındaki sorunlara sebep olmaktadır. Türkiye Ermenistan ile olan ilişkilerini geliştirmek istemektedir. Ancak Ermenistan’ın ‘’ Sözde Soykırım’’ iddiası ve Azerbaycan’a uyguladığı işgalden dolayı bu mümkün olamamaktadır. Bölgedeki doğal kaynakların dünya ekonomisine ciddi anlamda katkı sağlaması için, bölgenin barışa ve huzura hazır olması ve bölgedeki insanların karşılıklı olarak işbirliği içinde olmaları gerekmektedir.
Dağlık-Karabağ ve Türkiye-Ermenistan İlişkileri:
Dağlık-Karabağ sorunu, Ermenistan ile Azerbaycan’ı savaşa sürükleyen önemli bir mesele olduğu kadar, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde de önemli bir rol oynamaktadır. Dağlık-Karabağ’ın, Ermenistan güçleri tarafından işgal edilmesi sebebiyle, Türkiye 1993 yılında Ermenistan ile sınırlarını kapatmış ve diplomatik ilişkilerini kesmiştir. Ermenistan ve Dağlık –Karabağ sorunun normale dönmesi, Türkiye’nin sınırı açmasında önemli bir etkendir. Türkiye-Ermenistan ilişkileri 2009 yılında normale dönmüş ve bir protokol imzalanmıştır. Ermenistan bu protokol ile Türkiye’nin sınırlarını açmasını beklemiştir. Ancak ‘’Sözde Soykırım’’ iddialarının devam etmesi nedeniyle bu protokol Ermenistan ve Türkiye meclislerinde onaylanmamıştır. Birçok Avrupa ülkesi, başta Fransa olmak üzere Ermenistan’ın bu soykırım iddialarını kabul etmiştir. Bu konu hakkındaki ilk ve en önemli adım 2004 yılında Türkiye’den gelmiştir. Türkiye, tehcir sebebiyle hayatını kaybeden Ermeniler için dokuz dilde taziye mesajı yayınlamıştır.
Türkiye ve Orta Asya İlişkileri:
Orta Asya bölgesi konumu itibari ile kuzey ve güneyde Sibirya’dan Himalayalar’a, doğu ve batıda da ise Moğolistan’dan Çin’e kadar uzanan bölgeyi kapsamaktadır. Bölgede zengin enerji kaynaklarının olması ve önemli geçiş rotalarına sahip olması sebebiyle önemlidir. 1989-1991 Soğuk Savaş yıllarında Türkiye’nin Batı bloğunda yer alması sebebiyle, karşı blokta olan Orta Asya ile istenilen düzeyde bir gelişim sağlanamamıştır. 1991 yılında Soğuk Savaş’ın bitmesi ve SSCB’nin dağılması ile birlikte Türkiye ve Orta Asya ilişkileri daha normal bir düzeye dönmüştür. Türkiye, Orta Asya’daki ve Kafkasya’daki ülkelerin bağımsızlıklarını tanıyan ilk ülke olmuştur. Özbekistan ve Kırgızistan cumhurbaşkanları bağımsızlıklarını desteklemek amacıyla Türkiye’den yardım talep etmişlerdir. 1991 ve 1993 yılları arasında Orta Asya ülkeleri hala Rusya’nın güvenliğine ihtiyaç duymuşlardır ve Türkiye’nin o zamanlardaki sınırlı imkânlarına bağlı kalmak istememişlerdir. Bu durum kendilerini finansal ve politik açıdan düzeltene kadar devam etmiştir. Orta Asya ve Türkiye arasındaki en somut işbirliği enerji alanında olmaktadır. Türkiye’nin enerjisinin yarıdan fazlası doğal gaz ile sağlamaktadır. Bu sebeple Orta Asya ülkeleri arasındaki ilişkiyi dengede tutmak zorundadır. Olası bir İran-Özbek krizinde her iki taraf arasında da dengeyi sağlamaya çalışmalıdır. Kırgız-Özbek arasında yaşanan krizlerde de bölgeden konum itibari ile uzak olması sebebiyle fazla etkilenmemektedir. Bu sebeple Türkiye, Orta Asya ile yürüteceği enerji politikalarını sadece kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmelidir. Orta Asya ülkelerinin Rusya’ya olan bağımlılığının azaltılmasını sağlamak zorundadır.
Rusya’nın Kafkasya Politikası:
Rusya’nın tarihinde etkili olan Çarlık Rusya, Sovyetler Birliği ve Rusya Federasyonu Kafkasya üzerinde çeşitli politikalar geliştirmişlerdir. Rusya tarih boyunca Kafkasya’da, sürgün, insanları Ruslaştırma ve Rusların bölgeye iskanı gibi çeşitli stratejiler üretmiştir. Çarlık Rusya’dan Rusya Federasyonu’na kadar olan sürede, Rusya’nın Kafkasya politikası pek değişmemiş ve bölgede katliam yapmaya ve bölgeyi hakimiyeti altına almaya devam etmiştir. Bunun en önemli nedeni, Rusların sıcak denizlere inme isteğidir. Rusya, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’ın bağımsızlıklarını tanımasına rağmen içişlerine sürekli müdahale olmuştur. Dağlık-Karabağ sorununda Ermenistan’a destek vermiştir. 2008 yılında Güney Kafkasya’da yer alan Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını tanımış ve Gürcistan’a karşı bir tavır almıştır. Kuzey Kafkasya, Rusların sıcak denizlere inme politikalarında önemli bir yer tutmaktadır. Ruslar kuzey ve güney olmak üzere her iki bölgede de amaçlarına ve ideallerine ulaşmak için katliam, işgal ve sürgünlere devam etmişlerdir. Bu durum bölge halkını oldukça tedirgin etmeye devam etmektedir.
Amerika’nın Kafkasya Politikası:
Soğuk Savaş’ın ardından Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla beraber, Kafkasya bölgesi ABD’nin ve Rusya’nın ilgi alanına girmeye başlamıştır. ABD’nin bu bölgedeki en önemli politikası, ülkensin ekonomik çıkarları olmuştur. Petrol, tüm ülkeler için olduğu gibi ABD içinde önem arz etmektedir. Petrolün işletilmesi ve Batı’ya taşınması konusundaki hassasiyeti sebebiyle özellikle petrol ihraç eden ülkelere bağımlılığı artmıştır. ABD, Rusya’nın bölgedeki hakimiyetini en aza indirmek istemektedir. Bu sebeple, Rusya’nın baskısından kaçmaya çalışan Azerbaycan ve Gürcistan ile iyi ilişkiler kurmaya çalışmaktadır. 11 Eylül saldırıları sonrasında ABD, güvenliğin sağlanması amacıyla, Orta Asya’nın birçok ülkesinde askeri üs kurmuştur. Ruslar ile iyi ilişkiler kuran Ermenistan, aslında bölgede ABD’nin varlığın istememektedir. Ancak, ABD’deki mevcut Ermeni lobisinin de etkileri sonucunda, hali hazırda yeni bağımsızlığını kazanan ülkelere yapmış olduğu yardımlardan en çok faydalanan ülke olmuştur.
Çin’in Kafkasya Politikası:
Kafkasya’da bulunan enerji kaynakları ve önemli geçiş güzergahları sebebiyle, Pekin ve Kafkasya arasında bir işbirliği sağlanmaktadır. Çin, enerji konusunda Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak için Kafkasya bölgesinde yeni ve alternatif kaynak aramak istemektedir. Özellikle ‘’Büyük İpek Yolu’’ projesi ve bu proje kapsamındaki güzergahında yer alan Kafkasya bölgesi, Çin için ayrı bir önem taşımaktadır. Ham petrol ve gaz rezervleri bakımından zengin olan Azerbaycan ile ilişkilerinin geliştirilmesine dikkat etmiş ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun yapımına destek vereceğini açıklamıştır. Dağlık-Karabağ sorununda Azerbaycan’ı desteklemiştir. Çin müttefiki olduğu Rusya’nın çabalarına rağmen, Güne Kafkasya’da yer alan Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını tanımamıştır. Sonuç olarak, her geçen gün Çin’in ekonomisi büyümeye devam etmektedir. Bu büyüme süreci, ülkenin enerjiye olan ihtiyacını artırmaktadır. Bu sebeple Kafkasya ve Çin ilişkileri büyümeye ve gelişmeye devam edecektir.
NOT:
Kafkasya ile geçmişte bir ilişkisi olmuş ve günümüzde de devam eden uluslararası örgütlerden bazıları şunlardır:
NATO (Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü)
KEİ (Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü)
AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Share post:

Subscribe

spot_imgspot_img

Popular

More like this
Related

Devlet Adamlığı Bilimi (Kitap Analizi)

Jeopolitiğin Tanımı ve Kapsamı Jeopolitik, günümüzde giderek önemi artan bir...

Kızıldeniz Nerede

1869 yılında Süveyş kanalının açılmasıyla Kızıldeniz oldukça öneme sahip...

Riyazet Nedir ?

Riyazet Ne demek ?  Riyazet bir tasavvuf terimidir. Riyazet...

ORTADOĞU’NUN KANAYAN YARASI: FİLİSTİN

Binlerce yıldır paylaşılamayan , saatli bir bomba gibi her...