Cumartesi, Nisan 20, 2024
spot_imgspot_img

Top 5 This Week

spot_img

Related Posts

ORTADOĞU’DA İRAN’IN ÖNEMİ

ORTADOĞU’DA İRAN’IN ÖNEMİ
Din savaşlarının sahnesi ve zengin petrol yataklarına sahip olmasından öte, medeniyetin başladığı ve tam da aynı noktada medeniyeti son bulduran gelişmelerin ortaya çıktığı Ortadoğu’nun, politik, dini, askeri, kültürel ve sosyolojik geçmişi tüm dünyayı yakından ilgilendirmektedir.

Uluslararası ilişkiler alanında özellikle adını çok duyduğumuz İran jeopolitik konumuyla, zengin petrol ve doğal rezervleriyle dikkat çekmektedir. İran sadece kendi kaynaklarıyla ön plana çıkmıyor. İran Orta Asya, Hazar Denizi Havzası ve Orta Doğu üçgeninin tam ortasındadır. Bu konumu ile dünyanın enerji kaynaklarının ana merkezi konumundadır. Bu sebepten ötürü bu enerji kaynaklarının ulaşım yollarını İran kendi kontrol etmektedir. Bu durum dünyadaki güç sahibi olan ülkelerin İran’a olan yaklaşımlarını derinden etkilemektedir.Bu güç sahibi olan ülkelerin başında ABD yer almaktadır. ABD Ortadoğu ülkelerini kendine bir tehdit olarak görmektedir. Ortadoğu’daki terör, kitle imha silahları gibi tehditler ABD’nin bu algısını güçlendirmektedir. ABD, Saddam rejimini devirip Irak’a yerleşerek, İran’a yakın olma hedefini gerçekleştirmiştir.
Bir diğer güç sahibi olan ülkelerden biri de Rusya’dır. Rusya doğalgaz ve petrol gibi enerji kaynaklarına sahip olmak adına Batıya ve ABD’ye karşı bir çatışma halindedir. Bu yüzden Rusya, ABD’nin Ortadoğu’da hâkimiyet kurmasını engellemeye çalışmaktadır. Önemli müttefiki olan İran’a karşı ise hem silah yardımı yapmaktadır hem de çeşitli diplomatik ilişkilerin geliştirilmesini sağlamaya çalışmaktadır. İlerleyen zamanlarda İran ve Rusya’nın, Batıya ve ABD’ye karşı önemli adımların atıldığına şahit olabiliriz.
Geleceğin en önemli güç sahiplerinden biri olacak olan Çin ise ülke politikalarını yürütürken temkinli olmaya gayret gösteriyor. Enerji kaynaklarını sadece ABD’den almak değil, Ortadoğu’da da önemli adımlar atmak isteniyor. Ancak yeterli güce ulaşana kadar Çin, Batı’nın ve ABD’nin fazla tepkisini çekmekten kaçınıyor. Başta Afrika olmak üzere çeşitli bölgelerde yatırım yapmaya devam ediyor.
Mescid-i Aksa’ya karşı yapılan işgaller ile fazlasıyla gündemde yer alan İsrail ise İran’ı kendisine karşı çok büyük bir tehdit olarak görmektedir. İran’ın gelişmesi, kendisinin hâkimiyet alanını fazlasıyla daraltacaktır. Bundan korkan İsrail, ABD’yi İran’a karşı önlemler alması konusunda uyarmaktadır.
İran için en önemli ülkelerden birisi Türkiye’dir. Dolayısıyla Türkiye ile ilişkilerini her zaman iyi tutmak istemektedir. İran’dan gelecek gazın Avrupa’ya ulaştırılmasında Türkiye kilit roldedir. Türkiye aynı zamanda bölgede önemli bir ülkedir. Çünkü Türkiye hem Batı ve ABD ile ilişkilerini iyi tutmaya hem de kilit rol üstlendiği İran ve Batı ilişkilerinde arabuluculuk görevini yerine getirmeye çalışmaktadır.
İran böyle bir durumda adeta bir kuşatılmışlık içerisindedir. Bu durumdan, politik ve ekonomik yönden zarar görmeden çıkmanın yollarını aramaktadır. İran, askeri gücünü artırmaya yönelik faaliyetlerde bulunmaktadır. Çünkü kendisine karşı uygulanacak bir güç halinde, sadece kara kuvvetleri ile bunu başaramayacağının farkındadır. Orta Doğu enerji ulaşım hatlarında çok önemli yer tutan Basra Körfezi-Hürmüz boğazı yolunu güvenli olmaktan çıkarmak için de gerekli deniz kuvvetlerine sahip değildir. Bu sebeple füze ve roketatar sanayisini geliştirmeye çalışmaktadır. İşte burada İran’ın, Rusya ve Çin ile yapacağı ilişkiler önem arz etmektedir. Çünkü İran, Rusya ve Çin’den teknoloji transferi yaparak kendi üs sanayisini geliştirebilecektir. ABD geçmişten bu yana Ortadoğu’da nükleer silah üretimini kendisine bir tehdit olarak görmüştür. İran, askeri kuvvetlerini geliştirmenin yanında nükleer silah üretimine başlayacak olması ve Basra’da bulunan ABD kuvvetlerini tehdit edecek konuma gelmesi, İran’ın Ortadoğu’daki önemini daha da artıracaktır. Çünkü ABD’yi bu gibi kuvvetlerle rahatsız ve tedirgin etmiş olacaktır. Gündemde olan ABD-Kuzey Kore çatışması buna çok güzel bir örnek teşkil etmektedir. Kuzey Kore henüz kendisini, konvansiyonel denilen uzun menzilli füzeler konusunda geliştirememiş olsa da bu durum ABD’yi oldukça rahatsız etmektedir. İran’ın güvenlik stratejilerinden biri de budur. Çünkü İran’ın nükleer silah üretmek istemesi birçok ülkenin menfaati dışına olacaktır.
Bahsi geçen ülkeler böyle bir durumda mevcut askeri, ekonomik ve sosyal gücünü bu ortama uygun şekilde değerlendirmek suretiyle ilişkileri kendi menfaatleri ölçüsünde dengelemeye çalışmaktadırlar. Kendi çıkarlarını her zaman ön planda tutup ve kendi menfaatlerinin tersine olan durumlarda karşı çıkmaktadırlar. Sonuç olarak pek çok ülkenin İran’ı bölgesel güç olarak görmeleri, İran’ın sadece jeopolitik konumu ve doğal kaynaklarıyla tanımlamaya yetmeyecek kadar güçlü bir devlet olduğunu göstermektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popular Articles