Yüzyılın ilk çeyreği, tüm dünyanın kaderinin değişeceği tarih. Sırbistan, Avusturya-Macaristan’ın kıvılcımları ile başlayacak olan 1. Dünya Savaşı o güne dek gelmiş olan en büyük savaş, 1914 gelip çatmıştı. Dünya bu savaş ile birlikte çok kutuplu bir sisteme geçecek ve ülkeler bu sistemde kendine çıkarlarına yönelik ittifak ilişkileri içine girecektir. İşte bu arenada Osmanlı içinde yaşadığı siyasi, ekonomik, sosyal gibi birçok nedenden dolayı savaşa girecektir fakat bu arenada kimin yanında olacağı önemlidir.
Osmanlı düşünülenin tersine bir hamle yaparak ittifak bloğunun içinde kendine yer edinecektir. Dolayısıyla biz burada Osmanlının 1. Dünya Savaşında neden Almanya’nın yanında yer aldığını araştıracağız. Araştırmamız iki kısımdan oluşmaktadır. Araştırmanın ilk kısmında savaş hakkında genel bir bilgi edindikten sonra ikinci kısmında Osmanlının 1.Dünya Savaşında neden Almanya’nın yanında yer alığını iki alt başlıkta ele alacağız. İlk alt başlıkta Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşında Almanya’nın yanında yer almasının siyasi faktörünü ele aldıktan sonra ikinci alt başlıkta Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşında Almanya’nın yanında yer almasının ekonomik boyutunu ele alacağız.
Bu araştırmanın amacı Osmanlı’nın bu beklenmedik hamlesinin nedeni, 1. Dünya Savaşında Almanya’nın yanında yer almasının nedenlerini öğreneceğiz. Osmanlı’nın o dönemlerde yaşadığı toprak kayıpları ve savaşlar sonucunda ekonomik kayıpları ve Osmanlı içinde yaşadığı siyasi durumu yani İttihat ve Terakkinin Alman tutumu, Osmanlının yalnız kalmama duygusu, batı bloğunda yeteri kadar destek alamadığı için ve bir an önce kötü gidişine dur demek için Almanya’nın kollarına attı kendini.
1.DÜNYA SAVAŞI HAKKINDA GENEL BİLGİ
Bu bölüm de ilk olarak tüm dünyayı kasıp kavuran 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde yaşanan bu savaş hakkında genel bilgi, ittifakların oluşumu ve Osmanlı’nın nasıl bu savaşın eşiğine geldiği anlatılacaktır.
Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’na girmeden evvel varlığını denge politikası izleyerek devam ettirmeye çalışıyordu. Ne var ki bu denge politikası bir süre başarılı olmuş ancak 19.yüzyılın sonlarında uygulanmaya çalışılan politika yeterince sonuç verememiştir. 20. yüzyıl başlarında ise gerek iç politikada ve gerekse dış politikada yaşanan sorunlar nedeniyle Osmanlı Devleti oldukça yıpranmış ve varlığını devam ettiremeyecek bir devlet konumuna düşmüştür. Kaldı ki 1900’lü yılların başlarında meydana gelen olaylar
(Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları) Osmanlı Devleti’ni siyasal arenada varlığını devam ettirebilmesi için güçlü bir müttefik bulmaya zorlamaktaydı. İşte bu sebeple savaş öncesi ittifak arayışlarına başlayan Osmanlı Devleti, çeşitli girişimlerden sonra Almanya ile işbirliği yapacaktır. Gerek siyasal, gerekse askeri ve ekonomik alanda yapılan bu işbirliği savaş süresince devam edecek ve ordunun ıslahı konusunda Almanya’dan büyük ölçüde faydalanılacaktır. (Ali Kaşıyuğun-Osmanlı Devleti dünya Savaşı’na Girmeden Önceki İttifak Arayışları Makalesi)
1914 yılına gelindiğinde Avrupa bir yandan dış pazarlar ve dünya egemenliği için İngiliz-Alman yarışması bir yandan da Avusturya-Macaristan ile Rusya arasındaki Germen-Slav ulusçuluk çatışması ikiye bölünmüş durumdaydı. Avusturya-Macaristan veliahdının Bosna’da bir gezide bir Sırp genci tarafından öldürülmesi, iki ülke arasında başlayacak ve tüm dünyaya yayılacak bir savaşa neden olmuştur. Bu dönemde Almanya, Sırbistan ile arasında zaten bir bozuşma olduğundan Avusturya-Macaristan’ı desteklemeye ve onun tarafına geçme kararı vermiştir. Öte yandan Rusya, Fransa ve İngiltere üçlü itilaf devletlerini oluşturarak Sırbistan’ın yanında yer almıştır.
(1.Çağdaş Türkiye 1908-1980 4.Cilt Sayfa 41)
(2. I. Dünya Savaşı Bilgi Demeti Kolay Tarih Serisi:25 Yayımlayan: R. Gökalp Arkın Sayfa:5,6)
Osmanlı Devleti’nin bu sırada çözmek zorunda olduğu belki de en önemli mesele dünya siyasetinde tek başına kalma problemidir. Tarafsızlık, ilk etapta mantıklı gibi gelse de savaş başladıktan sonra ülkenin tarafsız kalmasına diğer devletlerin göz yumması beklenemezdi. Sonuç olarak Osmanlı Devleti Almanya tarafında bir takım sebeplerden dolayı savaşa girmiştir. (Ali Kaşıyuğun – Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’na Girmeden Önceki İttifak Arayışları Makalesi )
Avrupa’yı iki cepheye ayıran bu savaş yavaş yavaş Avrupa’nın ötesine Japonya ve Amerika’ya kadar uzanmış nihayet büyük bir dünya yangını haline gelmiştir. Bu bakımdan bu savaşa I. Dünya Savaşı denilmesi pek yerindedir. Bu savaşın her yönden neticeleri başka savaşların neticelerinden çok farklı olmuştur. Bu durum yalnızca insanca, malca ve toprakça büyük bir kayıp olmamıştır.
İTTİFAK DEVLETLERİ
ALMANYA AVUSTURYA- MACARİSTAN OSMANLI BULGARİSTAN
Avrupa haritasının politik yüzü değişti.
Bazı imparatorluklar yıkıldı
Sağlam, çökmez sanılan devletler çöktü.
Esir ve kalkmaz sanılan milletler dirildi. Bu savaşın tesiri ölçüsüz oldu.
İTİLAF DEVLETLERİ
RUSYA FRANSA İTALYA ABD İNGİLTERE ROMANYA JAPONYA SIRBİSTAN BELÇİKA YUNANİSTAN PORTEKİZ KARADAĞ
Dünya Savaşı Kolay Tarih Serisi:25 yayımlayan: R. Gökalp Arkın Sayfa:6)
Osmanlı Devleti savaş zamanı tarafsızlık ve taraf tutma meselesinde nasıl bir tutum sergileyeceğini bilememiştir. Lakin Osmanlı savaşa girse de girmese de toprak paylaşımı gizliden planlanmaktaydı. Nitekim Düyun-u Umumiye İngiliz Daimler Vekili Sir Adam Block’un 1914’te İstanbul’dan ayrılacağı zaman sarf ettiği şu sözler bunu doğrular niteliktedir. “Eğer Almanya kazanırsa, siz de Alman kolonisi olacaksınız. Eğer İngiltere kazanırsa mahvoldunuz!” (Atay, 1980:125)
Dolayısıyla Osmanlının böylesi bir durumda tarafsız kalması zor bir seçenek olarak gözükmektedir.
Almanya ile yakınlaşma gerekçesini biraz daha farklı değerlendiren Eski Mebussan Meclisi Başkanı Halil Menteşe’nin şu sözleri Almanya ile yakınlaşma gerekçesini ortaya koyması açısından önemlidir. “Balkan harbinden çok zayıflamış olarak çıkmıştık. Bu hal yalnız kendimize dayanmak ümidini kesretmiş ti. Ve yalnız kalmanın ne feci akıbetler doğurabileceğini harbin felaketli neticeleri gözlerimizin önüne sermişti. Binaenaleyh harici teminat aramak, hiç olmazsa devleti yeniden kuvvetlendirmek için zaman kazanmak lazımdı. Almanya’dan o kadar ümidimiz yoktu. Memleketimizle alakasını sırf iktisadi buluyor. Rus istilasından bizi korumak için zamanında ordularını kullanacak kadar bizimle alakadar görmüyorduk.
İngiltere ve Fransa ile ittifakın mümkün olmasa da Rusya’nın suikastını tadil ile bize vakit kazandırabileceklerini düşünüyorduk. Onlara yakınlaşma siyasetine karar verdik.”(Halil Menteşe’nin Anıları, 1944 (4 Kasım)) Almanya ile ilişkileri iktisadi olarak gören Menteşe’ye göre Almanya ile yakınlaşma bir dostluktan ziyade devletin kendisini toparlaması için sadece zaman kazanmaya yönelik olarak yapılan bir girişim olarak değerlendirilmektedir. Zaten onlardan bir beklenti içerisine de girmemektedir. 1 Dünya Savaşı (1914-1918), (Çev. Adnan Cemgil) İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi)
Savaşın ilk haftalarında Alman orduları Belçika’yı çiğneyerek Fransa topraklarına geçmişti. İlk başarılarıyla Fransa’yı çok şaşırtmıştı. Bu harbin Alman lehine gelişeceği kanaatini uyandırdı. Dolayısıyla Osmanlı, Almanya’nın bir kez daha kazanacağına inandı.
Almanların iki büyük harp gemisi ‘Göben Drednotu ile Breslav Kruvazörü’ Akdeniz’de üstün İngiliz kuvvetlerine karşı koyamamış, boğazı geçerek İstanbul’a sığınmıştı. İngilizler tarafsız olan Osmanlıdan gemilerin teslimini istese de, Osmanlı gemilerin satın alındığını ‘Yavuz ve Midilli’ adının verildiğini belirtti ve gemileri teslim etmedi. Alman amirali önderliğinde gemiler Rus harp filosuna ateş açtı. Bu resmen Osmanlı bayrağı altında Rusya’ya karşı savaşı kabul etmek demekti. Böylelikle Osmanlı Alman ve Avusturya yanında savaşa girmiştir.
(Birinci Dünya Savaşı Bilgi Demeti Kolay Tarih Serisi:25 R.Gökalp Arkın sayfa:7)
Osmanlı’nın Almanya’nın Yanında Savaşa Girmesinin Diğer Temel Nedenleri
- Osmanlı Devleti’nin kaybettiği toprakları geri almak istemesi
- Osmanlı Devleti’nin (İttihat ve Terakki Partisi) Almanya’nın savaşı kazanacağına olan inancı
- İttihat ve Terakki Partisi yöneticilerinin (Enver Paşa, Ziya Paşa) Alman hayranlığı
- Osmanlı Devleti ve Almanya arasında gizli bir anlaşmanın yapılması
- Siyasi yalnızlıktan kurtulmak istemesi
- İngiltere, Fransa ve Rusya’nın Osmanlılara karşı düşmanca politikalar izlemesi.
- Rusya ile aynı tarafta olmanın imkânsızlığı.
- Borçlardan ve kapitülasyonlardan kurtulma isteği.
Yukarıda da anlaşılacağı gibi Balkan harbinden sonra Sırbistan Avusturya-Macaristan arasında yaşanan kıvılcım kısa bir sürede tüm dünyayı savaşın eşiğine getirdi. Bunun sonucunda Dünyaya iki bloğa ayrıldı itilaf ve ittifak devleti diye. Osmanlı bu dönem de Almanya’nın yanında savaşa girdi. Osmanlının bu tercihinin belli nedenleri vardı elbette işte bundan sonraki kısımda Osmanlının 1. Dünya Savaşında Almanya’nın yanında yer almasının siyasi nedenleri ele alınacaktır.
Osmanlı’nın I. Dünya Savaşında Almanya’nın Yanında Girmesinin Siyasi Nedenleri
Bu bölümde Osmanlı’nın I. Dünya savaşın da Almanya’nın yanında yer almasının siyasi nedenleri ele alınacaktır. I. Dünya Savaşı, özellikle Türkiye açısından yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Osmanlı’nın I. Dünya Savaşına girmesinin birçok nedeni vardır. Biz bu çalışmamızda Osmanlı’nın I. Dünya Savaşında Almanya’nın yanında yer almasının Siyasi nedenlerini ele alacağız.
Osmanlı Devleti bir yandan ordusunu ıslah için çaba harcarken, öte yanda da iki blokta ayrılan Avrupa’da kendisinin yalnızlıktan kurtarmak için müttefik aramaya başlamıştı (192) .
4 Ağustos’ta yapılan kabile toplantısında Almanya’ya yeni teklifler yapılmasına karar verildi. Bunlar şöyleydi:
- Bulgaristan harekete geçmeden ve Romanya’nın tarafsızlığı sağlanmadan harbe girilmeyecek.
- Osmanlı Devleti’nin sınırları, Anadolu’da Kafkas Türklerine bağ kurulacak şekilde ve Rumeli’de Türklerle meskûn yerleri içine alacak şekilde genişletilmelidir.
- Adli ve Ekonomik kapitülasyonların kaldırılması ve harpten sonrada bütün Devletlere kabul ettirilmesi.
- Osmanlı topraklarına yapılacak tecavüz geriye atılmadıkça barış yapılmayacak.
- Alınacak savaş tazminatından Türkiye’ye de pay ayrılması.
Osmanlı Devletinin bu yeni tekliflerine Almanya şu cevabı verdi:
- 1.Türkiye taahhütlerini yerine getirdikleri taktirde, kapitülasyonların kaldırılmasında kendisine yardım edecektir.
- Türkiye içinde harp tazminatı alınmasına çalışılacaktır.
- Bulgaristan yanında Türkiye için teşebbüste bulunacaktır.
- Türk topraklarına yapılan saldırıma bertaraf edilmedikçe barış yapılmayacaktır(196) .
Osmanlı Devletiyle Almanya arasındaki anlaşma çok gizli tutuldu. İtilaf devletleri de Osmanlı Devletinin tarafsızlığını istiyorlar, onun bütünlüğünü ve bağımsızlığını koruyacaklarını, kapitülasyonları kaldıracaklarını, mali yardımda bulunacaklarını bildiriyorlardı (197).
Osmanlı Devleti, ittifak ve itilaf gruplaşmalarında birine katılmaz ise, yalnız kalıp kendisini koruyamayacağını hesaplamaktaydı. Aslında 2.Abdülhamit Almancı bir dış politika izlediği için, ona karşı İngiltere ve Fransa’ya doğal bir eğilim duyan İttihat Terakki, itilaf devletlerinde yüz bulamayınca, ister istemez yine Almanya’ya yanaşmıştır(11) .
Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesine izleyen dönemde ittihat Terakki’nin tek parti diktatörlüğü kendisi dışında her hangi bir siyasal buluşa varlık hakkı tanımamış; hatta çeşitli siyaset dışı alanlarda oluşturduğu yâda denetim altına aldığı kuruluşlarla da yönetimini kapsayıcı hale getirmeye çalışmıştır. Savaş koşulları doğallıkla bu süreci yardımcı olmuştur. Fakat ittihat terakki üst yönetimi içinde 1913-1918 yılları boyunca, toplumsal köken ve kişilik farklarından doğan çatışmalar eksik olmamıştır. İlk çekişme boyutu askerler, siviller arasındadır. 2. çekişme boyutu ise, askerlerin kendi aralarındadır(51) .
SONUÇ
Osmanlı Devleti itilaf ve ittifak gruplarından birine dâhil olmak zorundaydı. Çünkü 1. Dünya Savaşından önceki kaybettiği toprakları geri almak istemesi, parasızlık ve yalnızlıktan kurtulma çabası Osmanlıyı Almanya’nın yanında savaşa sürükledi. Bundan sonraki kısımda Osmanlı’nın Almanya’nın yanında savaşı girmesin ekonomik nedenleri ele alınacaktır.
OSMANLI’NIN ALMANYA’NIN YANINDA BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NA GİRMESİNİN EKONOMİK NEDENLERİ
Birinci Dünya Savaşı Saraybosna suikastının arkasından Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun diplomatik baskıları ve Sırbistan’ın buna direnç göstermesi doğrultusunda Avrupa’daki iki ittifakın çatışmasının savaşa dönüşmesiyle ortaya çıkmıştı. Almanya ve Avusturya-Macaristan bloğunun karşısında Britanya, Fransa ve Rusya’dan oluşan daha kuvvetli bir blok mevcuttu. 28 Temmuz 1914 ‘te Avusturya-Macaristan birliklerinin Sırbistan’a harekât başlamasıyla patlak veren savaş, kısa sürede karşılıklı savaş ilanlarıyla bu iki blok sayesinde tüm Avrupa’ya sarmıştı.
Biz bu bölümde Osmanlı’nın Almanya’nın yanında Birinci Dünya Savaşı’na girmesinin ekonomik nedenlerini ele alacağız. Balkan savaşından sonra Osmanlı’nın kaybettiği toprakları geri almak istemesi, orduda yapılan değişiklikler vs… nedenler Osmanlı’nın böyle bir politika izlemesine neden oldu.
- 1908 Meşrutiyetten sonra idareyi ele alan İttihat ve Terakki hükümeti, ordunun düzenlenmesine, kuvvetlendirilmesine, giydirilip yeni silahlarla donatılmasına elden geldiği kadar gayret ediyordu. Fakat bu işleri yaptıracak para yoktu. Yahut borç para, harp malzemesi olması lazımdı. Bu hususta en çok elverişli davranacak millet ile kaynaşacağı besbelliydi. Almanya hem Avusturya ve Balkan tarafını tutuyor hem de ordumuzun kalkınmasına, sözde yakın bir ilgi gösteriyordu. Ordu da yenilikler yapacak ileri gelen Alman subayları Türk ordusu kadrosuna alındı. Bol Alman silahları ve harp araçları da borç olarak ordumuza veriliyordu.(Arkın,1950:4(sf))
- Osmanlı Devleti kaybettiği toprakları Almanya ittifakı ile geri alacağını düşünmüştür
Gelebilecek Alman yardımıyla Osmanlı ekonomisinin ve ordunun eski gücüne kavuşacağı düşüncesi hâkim olmuştur
Osmanlı Devleti’nin son dönemi hep savaşlarla geçmiş, Balkan Savaşları’nın ağır sonuçları henüz giderilmeden tüm dünyayı etkisine alan Birinci Dünya Savaşı Osmanlı’yı da içine çekerek, sonucu belli olmayan bir maceraya sürüklemiştir. Dünya Savaşı ile son dönemlerde kaybettiklerini geri almayı düşünen Enver paşa ve hükümeti, Rusya’nın ağır baskısı ve Batılı devletlere duyulan güvensizlik nedeniyle ister istemez Almanya’ya yaklaşmış ve dış politikasını bu ülkenin çıkarlarını da gözetecek şekilde yeniden şekillendirmiştir.
Osmanlı Devleti Trablusgarp ve Balkan Savaşlarından kötü sonuçlar alarak ayrılmış ve her alanda yıpranmıştır. Bu sebeple Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcında tarafsızlığını ilan etmiştir. Boğazları Savaş gemilerine kapatmıştır. Durumun ne getireceği belli olmadığı içinde ülke içinde seferberlik ilan edilmiş, hazırlıklara başlamıştır. Kapitülasyonlar tek taraflı olacak şekilde kaldırılmış, meclis tatil edilmiştir. Kapitülasyonların kaldırılmasına Avusturya-Macaristan ve Almanya’dan büyük tepkiler gelmiştir. Anlaşma Devletleri ise konuya uzak durmuş ve tepki göstermemiştir. Osmanlı topraklarını paylaşmayı hedefleyen Anlaşma devletleri İngiltere ve Fransa’nın önderliğinde Osmanlı Devleti aleyhine çalışmaları neticesinde Almanya’ya yakınlaşma başlamıştır. İttihat ve Terakki’nin Almanya hayranlığı da bu doğrultuda olduğundan Osmanlı Devleti tarafını yavaş yavaş belli etmeye başlamıştır.
Osmanlı Devleti kötü olan ekonomisi, ordu düzeni için gerekli olan harcamaları, yaşadığı toprak kayıpları, Enver Paşa’nın Alman hayranlığı, Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın savaşı kazanacağına inanması, Anlaşma Devletleri’nin tutumlarından dolayı Almanya’ya yakınlaşması ile sonuçlanmıştır.
SONUÇ
Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşadığı toprak kayıpları ve toprak kayıpları ile ekonomisin daha da kötüleşmesi, kaybettiği toprakları geri alacağı düşüncesi, dış politika da yalnız kalma korkusu, Osmanlı’nın İttihat ve Terakki hükümetinin ordu da yaptığı düzenlemeler, silahlanıp kuvvetlendirilmesi için gereken para 1. Dünya savaşında ittifak yapmaya zorlamış. Bu gelişmeler sonucunda Almanya’nın Osmanlı’ya yardım edeceğini düşünmüş ve bu nedenlerden dolayı Osmanlı 1. Dünya Savaşın da Almanya’nın yanında yer almıştır.
Yazar: Nazan Tüfenci
Adnan Menderes Üniversitesi – Uluslararası İlişkiler Bölümü