Kimlikler zamana ve mekâna göre değişir, ön plana çıkar. İnsan çoklu kimliklerden oluşur. Etnik, ırksal, kültürel vs. kimlikler sürekli değişkendir. İnsan kendini tanımlarken ötekine bakar. Her kimlik ötekisiyle vardır. Bir kimlik yoktur. Çoklu bir şekilde var olur. Kimlik kendisi ve öteki arasında sürekli etkileşim ile var olur. Bunlardan biri milli kimliktir.
Milliyetçi: bir milliyetçinin kafasında sınırları olan bir millet vardır. Irk, din, dil, kültür, etnik köken temel alınarak kendine bir millet yaratır. Milliyetçilik bir iddiadır. ‘’En iyi ben savunurum.’’ der.
Millet: Milliyetçinin millet dediğidir.
Irksallaştırma: Gözle görülen fiziksel özelliklerle öteleme ırksallaştırmadır.
Millet kavramı farklı coğrafyalarda farklı anlamlarda kullanılmıştır. Batı’da Latince millet , ‘natio’ demektir. İlk kez Roma’da kullanılmış. Romalıların başka şehirlerden gelenleri nitelemek için kullandıkları bir sözcüktü. Kendinden olmayana ‘natio’ denilirdi. Ortaçağ’a geldiğimizde kavram anlam değiştirmeye başladı. Üniversiteye farklı şehirlerden gelen öğrenciler için kullanılmaya başlandı. Öğrenci sayısı artınca aynı şehirden gelenler geldikleri şehir natiosu olarak anıldı. 1700’lerde natio kavramı olumlu bir nitelik kazandı.
Millet kavramı kimler tarafından, nasıl kullanılıyor?
Millet tanımlamaları öznel ya da nesnel olabilir. Etnik kimliği baz alan tanımlamalar nesneldir. Din, dil, kültür, ortak tarih nesneldir. En önemli öznel kriter kendi varlığının farkında olmaktır. Sadakat, dayanışma, ortak irade.
Stalin’e göre millet; ortak bir dil, toprak, ekonomik yaşam ve ortak bir kültüre sahip tarihsel olarak oluşmuş topluluk olarak tanımlanmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk; Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkını Türk milleti olarak tanımlamıştır. Hem nesnel hem de öznel kriterler barındırıyor.
Freud: iki kişi arasında gözle görülen farklar ne kadar azsa kişi farklılıkları vurgulamayı daha fazla ister. Milliyetçilik teorisyenleri örnek olarak en çok Türkiye – Yunanistan’ı örnek gösterir. Birbirlerine çok yakın oldukları için farklılıkları vurgulama ihtiyacını daha çok duyarlar. Bu da bize öznelliğin önemini gösteriyor. Çünkü Orta Asya Cumhuriyetleri nesnel olarak birbirine çok benziyorlar.
Milliyetçiliği kategorilere ayıranlar;
Hans Kohn: Milliyetçiliği 2’ye ayırmıştır. Etnik (Doğu milliyetçiliği) ve yurttaşlığa dayalı (Batı milliyetçiliği) milliyetçilik.
- Etnik milliyetçilik: millet tanımlamalarının merkezine etnik, ırk gibi insanları ayrıştıran kavramları kullanıyorlar.
- Yurttaşlığa dayalı milliyetçilik: Batı’da daha çok görülür. İnsanları ayrıştırmaz.
Bu teoriye en büyük eleştiriyi Kanadalı Taras Kuzino yapmıştır. Batı’da etnik milliyetçiliğin olduğunu ve en büyük etnik ayrımcılığı Fransa’nın yaptığını belirtmiştir. Diğer bir eleştiri de Doğu’da yurttaşlığa dayalı milliyetçiliğin var olduğudur. Örnek olarak Türkiye Cumhuriyeti verilmiştir.
Immanuel Kant: I.Kant, Daimi Barış Teorisi ile evrensel yurttaşlığı savunmuştur. AB kurucu teorilerinden biridir. Dünyayı ikiye ayırmıştır. İdealar evreni ve görüntüler evrenidir. Erişilmesi gereken şey insanın içidir. Felsefesinin temeli insanın içindeki iyiliği dışarı çıkarmak, bireyi özgürleştirmektir. Bunu da güzel bir evrende yaşamak için istiyor. Öğrencileri olan Herder ve Fichte, Kant’ın felsefesini çürütmüştür. Milliyetçiliğin öncüleridir.
Fichte: Bireyin özgürlüğü önemli, sadece bireyin birey olduğu toplumda özgür olmaz. Bir milletin içinde eriyecek. Önemli olan milletin özgürlüğüdür. Self – determinasyon buna dayanılarak ortaya atıldı.
Herder: Alman filozof, tarihçi, yazar. Tarihte Alman romantizminin kurucu babası sayılır. Halk biliminin kurucusudur. Bir toplumun kültürünü araştırır. Ortak dil milleti millet yapan ögedir, kanısına varmaktadır. Milliyetçilik henüz siyasi bir proje olarak ortaya çıkmıyor. Altyapı ve toplumun bilinçlenmesini hazırlamışlardır. Siyasi bir projeye çeviren Bismarck’tır. Bir anda toplumun siyasal yapısını kökten değiştiremezdi. Farklı milletleri de sevgiyle kucaklayan, onlarında özgürleşmesi gerektiğini savunmuşlardır.
J.J.Rousseasu : ‘’Genel istenç’’ (irade) kavramını ortaya atmıştır. Türkçe de karşılık olarak , ‘ortak yarar, kamu yararı ‘ diyebiliriz. Yönetimlerin meşruiyetinin kaynağının kamu yararında arıyor. Bir iktidar kamu yararı gözetiyorsa meşrudur. Her milletin temel olarak kullandığı bir kavramdır.
Milliyetçilik 1789’dan sonra Napolyon ile görünür olmaya başladı. Siyasal projeye dönüştürmeye, yaygınlaştırmaya çalıştı.
1800’le beraber milliyetçiliğe karşı çıkanlarda var.
- Liberaller: Lord Acton, Kant’tan yola çıkarak Fichte ve Herder’i eleştirmiştir. Kant’ın görüşlerini zedelemeden yaşamak istiyordur. Milliyetçilik insanların hissiyatıdır. Federal yapıyı savunur. Bireysel hak ve özgürlük, milli halklar ve özgürlükler ancak federalizm ile olur.
- Marksistler: Marx ve Engels; dünyayı sınıf mücadelesinden ibaret gören bir ideolojidir. Kapitalizme karşı mücadele eder. Kapitalizm olmadan Marksizm olmaz. Marksist devrimin gerçekleşmesi için kapitalizmin olgunlaşması gerekir. Tüm milliyetçi hareketlerine karşı mı? Sınıfsal olmayan bir kimliğe karşı ama milliyetçiliğe karşı değil. Hegel ve Marx’a göre milliyetçilik ikiye ayrılır.
Tarihi olan milletler ve tarihi olmayan milletler olarak ikiye ayrılmıştır. Tarihi olan milletler kendi kapitalizmini kuranlardır. Bu yoldaki devrim ve milliyetçilikleri de destekledikleri bilinir. Osmanlı Devleti’ni araştırmışlar ve devrimin olmayacağını belirtmişlerdir.
Lenin milletin ikiye ayrımını reddetmiştir. Lenin, Marx’ın tersidir. Az gelişmiş ülke milliyetçiliğine ilgi duyar. Türkiye’deki Cumhuriyet Devrimini destekler. Mustafa Kemal Atatürk’ü destekler. Emperyalist devletlerin milliyetçiliklerini dışarıya saldırıp sömürgeci oluyor. Bunlara karşı çıkanlar sömürülenlerdir.
Dünyadaki milliyetçilikleri ikiye ayırıyor: Ezilen ülke milliyetçilikleri ve ezen ülke milliyetçilikleri.
Otto Bauver: Sosyal demokrattır. (19.yy ) Etnik çatışma ve sınıfsal çatışmalar eş zamanlı yaşanıyor. Kimliksel rüşvetler vererek sınıf mücadelesine katmak istiyor. Toprağa dayalı olmayan özerklik fikrini savunmuştur. Avusturya Marksist’tir.
Marksistler tarafından bu konu çok tartışılmıştır. 19.yy’da yaşayıp milliyetçiliği nesne olarak algılayan Ernst Rennan’dır.(Anakronik adam)
Milliyetlerin üstünlüğüne inanan ve teori geliştirenler ; Treitschke ve Michellet’tir. E.Rennan ; milletler çoğu zaman toplu hatırlamalar veya toplu unutuluşlarla yapılanır.
20 YY TEORİSYENLERİ
Tasnifçiler : Charleton Hayes ‘Milliyetçilik Bir Din’ adlı eseri vardır. Milliyetçiliği sorgulamayan , kolay değişemeyen bir olgu olarak ele alıyor. Ayrımı şu şekildedir :
- İnsancıl milliyetçilik
- Geleneksel milliyetçilik
- Jakoben milliyetçilik
- Liberal milliyetçilik
- Kaynaştırıcı milliyetçilik
İlk kez milliyetçiliği sınıflandırmıştır.
Hans Kohn : Doğu ve batı milliyetçilikleri olarak ikiye ayrılmıştır. Doğu , etnik bir milliyetçiliğe dayalıdır. Batı , yurttaşlığa dayalı milliyetçiliktir.
Snyder : Milliyetçilikleri kronolojik olarak tasnif eder.
- 1815-1871 kaynaştırıcı ( Alman Birliği’nin kurulması )
- 1871 – 1900 dağıtıcı (yayılmaya başlaması )
- 1900-1945 saldırgan (Hitler )
- 1945 ve sonrası çağdaş milliyetçilik
20.yy’ın ikinci yarısında milliyetçiliğin kökenine inen araştırmalar yapılmıştır.