Belirli bir sosyal grupta yönetenlerle yönetilenler arasındaki ayrımın aldığı biçime siyasal rejim denir. Dar anlamda siyasal rejim ise; sadece insan toplumunun özel bir biçimi olan ulusun yönetim yapısını belirtir.
Yöntem üzerine; genellikle siyasal rejimleri uygulamadaki işleyişlerine göre değil de hukuki biçimlerine göre sınıflandırma eğilimi vardır.
Siyasal Rejimlerin Genel Teorisi
Her siyasal rejim bir sosyal topluluk içindeki yönetenlerin örgütlenmelerinden ve varlıklarından doğan sorulara verilen bir cevaplar bütünüdür. Tarih boyunca ulusların yönetim sorunlarını çözümleme yolları iki büyük sınıfta toplanmış:
- Liberal Eğilim: Yönetenlerin otoritesini yönetilenlerin özgürlüğü yararına sınırlayan eğilim
- Otoriter Eğilim: Yönetenlerin otoritesini yönetilenlerin zararına güçlendiren eğilim
Yönetenlerin Seçimi
Siyasal rejimlerin çeşitli biçimlerini birbirinden ayıran en büyük fark yönetenlerin genel ve dürüst seçimlerle iş başına gelip gelmedikleri olgusuna dayanır.
-
Seçim Yöntemleri
İki sınıfta toplayabiliriz:
-Yönetenlerin seçilmesini yönetilenlere bırakan demokratik yöntemler (Liberal öğreti)
-Yönetenlerin seçilmesi işlemine yönetilenleri hiç karıştırmayan otokritik yöntemler.
Demokratik rejimlerin ortak özelliği; yönetenlerin seçimine yönetilenlerin her çeşit müdahalesinin önlenmesidir. Otokritik rejimlerin seçim yöntemleri; Fetih, Kalıtım, Halef seçme, Kura, Başka yöneten tarafından atanma.
Demokratik rejimlerde ise yönetim yapısı rasyonel temeller üzerine oturtulmaya çalışılır. Bir yerde özgür, dürüst seçimler yapılıyorsa orda demokrasi var demektir. Ortaya çıkmasından bu yana temsili demokrasi iki temel değişiklik geçirdi: genel oyun kabulü ve örgütlenmiş siyasal partilerin doğuşu.
Karma rejimler: üyeleri bütünüyle demokratik ya da bütünüyle otokritik yöntemlerle değil de ikisi arası bir yöntemle seçilirse bu tür hükümete karma rejimler, kaynaşmış karma rejimler denir.
-
Demokraside başkalaşmalar ve gerileme
Siyasal Demokrasi: Yönetenlerin özgür, dürüst seçimlerle işbaşına gelmeleri temeline dayanır.
Sosyal Demokrasi: Özgürlüğü egemen kılmaktan çok eşitliği gerçekleştirmeyi amaçlar. Sosyal demokrasi için önemli olan bazı kişilerin ekonomik yönden başka kişilere köle olmasına ‘insanın insanı sömürmesine’ son vermektir.
Anatole France:’Yaşam için gerekli şeyleri, bunları üretenler bulamazken, bunları üretmeyenler bolluk içindeler.’
Yönetenlerin Yetkilerinin Sınırlandırılması
-Yetkileri sınırlandırması ilkesi
- Toplumcu Öğreti: Bireyler toplumsal grupların birleştirici öğelerinden başka bir şey değildir. Gerçek varlıklar ve farklı bütünlükler meydana getiren sadece toplumsal gruplardır. Toplumcu öğretiye göre toplumsal düzen insan vücuduna benzer.
- Bireyci Öğreti: Toplum ancak ikincil bir gerçek, bağımlı bir varlıktır. Tersine her insan, her birey temel bir bütünlük, bir ilksel gerçeklik meydana getirir. İnsan, toplumsal bir hayvandır. Toplum hayatı bir zorunluluktur. Toplumsal grupların görevi sadece her insana kendi yapısına uygun bir biçimde gelişme ve yaşama olanakları sağlamaktır. Bireyci öğretiye göre yönetenlerin görevi her insanın gelişmesi için vazgeçilmez olan toplumsal bağları korumaktan başka bir şey değildir. Böylece bu gelişmenin gereklikleri hükümet yetkisinin sınırlarını belirleyecektir.
Yönetenlerin yetkisini sınırlandırma yöntemi
–Yönetenleri güçsüz kılarak yetkilerini sınırlama; seçim, güçlerin bölünmesi, yargısal denetim.
–Yönetilenlerin güçlerini arttırarak yönetenlerin yetkilerini sınırlandırma.
–Yönetenlerin yetkilerini federalizm yoluyla sınırlandırma.
1-Çoğulcu Sistemler
Çoğulcu sistemlerde ‘tek doğru’ yoktur ve dolayısıyla yasal bir muhalefet ya da muhalefetler vardır. Çağdaş çoğulcu sistemler toplumda çıkarları ve dolayısıyla dünya görüşleri farklı kesimlerin bulunmasını doğal sayarlar, bu farklı çıkar ve dünya görüşlerinin barışçı yollardan savunulmasına siyasal iktidarın da bu barışçı savaşım sonunda oluşmasına olanak verirler.
Demokrasi Kuramı
Demokrasi üzerindeki ilk yazılı değerlendirmeye Herodot Tarihinin üçünce cildinde rastlanır.
Sofistler: Öncelikle değişmez ve tek bir ‘ doğru’ olduğu inancını yıkmak için çaba gösterdiler. Protogoras’a göre ‘insan her şeyin ölçütü’ dür. Sofistlere göre devlet güçlünün güçsüze zorla kabul ettirdiği düzenin adıdır.
-Sokrates; toplumun soylular tarafından değil, bilgili ve erdemli kişilerce yönetilmesini savunmuş. Bilgi ve erdem öğrenilebilen bir şeydir.
-Aristo; çıkış noktasında eşit sizlikçi bir düşünceye sahip olduğu halde çoğunluk yönetiminin azınlık bir seçkinler grubunun yönetiminden daha iyi olacağı sonucuna varmış.
-John Locke; ona göre insanlar eşit ve özgür oldukları ‘doğa Durumu’ndan toplumsal yaşama güvenliklerini sağlamak için geçtiler. Özgürlüklerini koruyabilmek için sadece ‘güvenlik ve cezalandırma’ hakkını toplumu yönetecek olanlara devrettiler.
-Montesquieu; kuvvetler ayrımı düşüncesini geliştirdi. Demokratik cumhuriyetin varlığının yasa yapma, yasayı uygulama ve yasağa göre ceza verme yetkilerinin ayrı toplumsal güçlere (kral, soylular, halk.)paylaştırılmasına bağlı bulunduğunu öne sürmüş.
-Jean-Jacques Rousseau; her alanda eşitliği ve tam bir demokrasiyi savundu. Rousseau ‘ulusun vekilleri, onun temsilcileri değil olsa olsa memurları olabilirler’ demiş.
-Benjamin Constant; çoğunluğun, azınlıkta olanları köleleştirebileceğini vurguladı. Siyasal iktidarın vicdan ve düşünce özgürlüğüne, mülk sahibi olabilme özgürlüğüne kesinlikle karışmaması gerektiğini savundu.
-Alexis de Tocqueville; ona göre Amerika’da demokrasinin gelişmesini kolaylaştıran en önemli öğelerden birisi Avrupa’daki gibi eski ayrıcalıklı bir sınıfın (aristokrasi) var olmayışıdır. Güçlü bir orta sınıf bu sayede oluşabilmiştir. Özgürlüklerin korunabilmesi için iki yol öneriyordu: yerinden yönetim ve kitle örgütleri.
-John Stuart Mill; çoğunluğun azınlıkta olanları ezmesine engel olacak çözümler arayan bir düşünür.
Demokrasinin Temel Nitelikleri
- Siyasal iktidarın özgür genel seçimlerle oluşması.
- Gerektiğinde siyasal iktidarın karar ve uygulamalarını da denetleyebilen bağımsız yargı olmalı.
- Farklı toplumsal çıkar ve görüşleri temsil eden siyasal partilerin varlığı.
- Farklı toplum kesimlerini temsil eden ve siyasal katılımı kolaylaştıran dernekler ve sendikalar gibi kitle örgütleri.
- Yurttaşların gelişmelerden doğru bilgi edinme haklarını sağlayacak özgür kitle iletişim araçları olmalı.
Demokrasinin var olabilmesi için gerekli toplumsal koşullar;
- Ulusal bütünlüğün sağlanmış olması
- Hiçbir toplumsal sınıfın diğerleri üzerinde kesin bir üstünlüğünün bulunmaması
- Toplumsal sınıflar arasındaki geçiş alışkanlığının yüksek olması
- Toplumda çoğunluğun kitle iletişim araçlarını izleyebilecek bir eğitim düzeyinde bulunması
- İnsanların eşitlik ve özgürlüğüne, hoşgörü ve uzlaşmaya dayalı bir değerler sisteminin ulusal kültürde egemen olması.
Siyasal Demokrasi: Kapitalizmin gelişmesi sonucu ekonomik olarak güçlü sınıflar arasında ortaya çıkan çatışmanın sonucunda oluşan güçler dengesinin ürünüdür. Derebeylik düzeninin (feodalizm) yıkılmasına neden olan gelişmeler aynı zamanda siyasal (liberal) demokrasinin oluşumunu da hazırladılar. Siyasal demokrasi tarihsel evrim içerisinde büyük ölçüde aristokrasi ile burjuvazi arasındaki savaşımın bir ürünüdür. Bu iki güç arasındaki göreceli denge ilk kez İngiltere’de ortaya çıktığı için siyasal demokrasi orda belirginleşmiştir.
Sosyal Demokrasi: Sanayi devriminin ve onun ortaya çıkardığı güçlü bir işçi sınıfının etkisiyle oluşmuştur. Sanayi devrimiyle ortaya çıkan fabrika ortamı, sosyalist düşüncenin yayılmasına ve toplu eylemlere elverişli bir ortamdı.
Liberalizm ekonomik bakımdan güçlü bir toplum kesiminin gereksinmelerinden kaynaklanmıştı. Sosyalizm ise asıl sorunu ekonomik olan bir sınıfın sorunlarına yanıt olarak doğdu. Liberal hak ve özgürlükler devletin yalnızca koruması gereken hak ve özgürlüklerdi. Sosyal hak ve özgürlükler devletin vermesi, sağlaması, yaratması gereken olanakları içeriyordu.
2-Tekilci Sistemler
Gücün sahibi tek kişiyse tek egemen varsa buna tekilci sistem denir. Doğrunun tek olduğuna inanır. Duverger diktatörlüğü ikiye ayırmış:
-
Teknik Diktatörlük
- Sosyolojik bunalım yok
- Büyük krizler yaşanmamış
- Yönetilenlerin onayı olmadan yönetimi ele almış
2-Sosyolojik Diktatörlük
- Toplumsal bir bunalım sonucunda halk bir grup ya da bir kişinin yönetimini olumluyorsa buna sosyolojik diktatörlük denir. Hedef duygusuyla halkı birleştirme amacı var.
Marksist Rejimler:
- Marksistlere göre tarih feodalizmle başlar. Burjuvazi ve kapitalizm ortaya çıkar.
- Serbest rekabetin olduğu ortamda ayakta durabilmek için daha kaliteli mal üretmek gerekir.
- İngiltere ve Fransa’da işçi sınıfının hakları kurumsallaşmıştır. Bu yüzden ayaklanma çıkmamıştır.
- Devrim neden Rusya’da oldu? Çünkü halk uzun süren savaşlara tepkiliydi. İşçisi olmayan ülkede sosyalistler halkla birlikte ayaklandı. Lenin: ‘devlet, hâkim olan sınıfın hâkim olmayan sınıfı ezmenin aracıdır’.Devletin olmadığı bir sistem eşit olur.
Sosyalistin iki hedefi var:
- Hedef: Kapitalistin devleti yönetmesini önüne geçilmeli. Proletarya diktatörlüğü kurulsun.
- Hedef: Bu düzen kurulduktan sonra bu diktatörlük de tasfiye edilsin.
Faşist Rejimler:
Faşizmin ortaya çıkabilmesi için; sanayileşme isteği, sömürge olmalı ve işçi sınıfının ayaklanması gerekir. Eğer bu üç ilke oluşursa faşist yönetim olabilir. Irkçılık faşizmin bir uygulamasıdır.
Geri Kalmış Ülke Sistemleri
- Az gelişmiş ülke demokrasileri: Toplumda demokrasilerin birey düzleminde yaşanamadığı demokrasiler.
- Tek partili rejimler ( 3. Dünya ülkeleri) : Bir parti dışındaki partilerin iktidara gelme yarışının eşit olanaklarla olmadığı rejimler. Türkiye’de CHP, Suriye Bass Rejimi, Mısır’da Hüsnü Mübarek, Irak’ta Saddam, Libya’da Kaddafi, Arnavutluk’ta Enver Hoca dönemi.
Ortak özellikleri: Modernleşmeyi hızlandırmak için ulusal birliği kurmak gerektiğini söylerler.