Perşembe, Nisan 25, 2024
spot_imgspot_img

Top 5 This Week

spot_img

Related Posts

AB VE İNGİLTERE ARASINDAKİ BREXIT ÇIKMAZI

AB VE İNGİLTERE ARASINDAKİ BREXIT ÇIKMAZI

Avrupa Birliği, Avrupalı devletler arasında oluşturduğu birlik ve beraberliği ile adını tarihe yazmıştır. Bu birlik sürecinde ilk kez bir üye ülke, birlikten ayrılmak istediğini beyan etmiştir. Bu ülke 2,89 trilyon dolar milli gelir ile Avrupa’nın en büyük ikinci ekonomisine sahip olan İngiltere’dir. Birleşik Krallık 29 Mart 2017 tarihi ile Avrupa Konseyi’ne birlikten ayrılmak istediğini resmen bildirmiştir. O günden itibaren tartışmalar ve bitmeyen Brexit süreci başlamıştır.

Avrupa Birliği, anlaşma çerçevesinde herhangi bir üye ülkenin çıkışını düzenleyebilmektedir. Ülke çıkış talebini Avrupa Konseyi’ne ilettikten sonra yapılacak olan müzakereler ve anlaşmalar neticesinde, AB Parlamentosu ve Konseyi’nin onayı gerekmektedir. Bu müzakereler süreci iki yıl olup, üye ülkelerin istediğine göre müzakere uzatılabilmektedir. İki yıl içinde yapılan müzakereler sonucunda herhangi bir anlaşma sağlanamaz ise üyelik otomatik olarak düşmektedir.

İngiltere’nin siyasi geçmişine baktığımızda çoğu zaman bir Avrupa karşıtlığı görebilmek mümkündür. ‘’Demir Leydi’’ lakaplı İngiltere’nin ilk kadın Başbakanı Margaret Thatcher, AB zirvesi dönüşünde, parlamentoda Avrupa ile daha fazla uyum içerisinde olmaya ‘’Hayır, hayır, hayır’’ demiş ve o günden beri İngilizler AB’yi pek sevmemiştir. Daha sonra başa gelen başbakan David Cameron’da, İngiltere’nin AB üyeliğini referanduma vereceğini açıklamıştır. İngiltere’nin bu siyasi iç polemiği ve AB ile anlaşamaması günümüze kadar devam etmiştir. Ancak David Cameron Brexit sürecinde başbakan Theresa May’in aksine AB’de kalmayı tercih etmiş ve yumuşak bir politika izlemiştir.

İngiltere diğer AB ülkelerinin aksine, kendini AB’nin güvenliğinden ve ceza hukukundan ayrı tutmuştur. Schengen üyesi olmaması ve ülkesine giriş için vize istemesi bunun en güzel örneğidir. 2017 yılında tekrar gündeme gelen İngiltere’nin AB’den çıkma isteği, son zamanlarda hem dünyada hem de Avrupa’da artan göç, mülteci sorunu ve terör tehlikesi ile ekonomik sıkıntılar ve gelir dağılımının bozulması etkili olmuştur. İngiltere sahip olduğu ekonomik refahını kimseyle paylaşmak ve ülkesinin sınırlarına terörü, mültecileri ve göçmenleri sokmak istememektedir. Ancak İngiltere eğer AB’den ayrılırsa, sahip olduğu ekonomisi risk altına girecektir. Çünkü yapılan ticari ve ekonomik ilişkilerin çoğu AB içerisinden yapılmaktadır. Bu durum ekonomisinin küçülmesine, finansal krizlere ve paranın değer kaybetmesine yol açacaktır. Ayrıca Kuzey İrlanda ve İskoçya’nın bağımsızlıklarını kazanıp AB’ye üye olmaları sonucunda, İngiltere dünyadaki ve Avrupa’daki etkisini kaybedecektir.

Avrupa Birliği sahip olduğu birliği korumakta ısrarcı davranmaktadır. Ancak İngiltere’nin üyelikten ayrılık kararı, AB’nin geleceğini tehlikeye düşürmüştür. İngiltere ile yapılacak olan müzakere süreçlerinde AB temkinli adım atmak isteyecektir. AB, İngiltere’nin istediği yönde bir anlaşma yapar ve fazla ayrıcalık verirse, bu durum diğer AB ülkelerini de üyelikten ayrılmaya sürükleyecektir. Bu yüzden en az imtiyaz ile anlaşmaların yapılması için müzakereler devam etmektedir.

En son 29 Mart 2019 tarihinde yapılan anlaşma, İngiltere Parlamentosu’nda üçüncü kez reddedilmiştir. Muhafazakar Partinin milletvekillerinin oyları bu sonucun ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Başbakan Theresa May ise, Muhafazakar Parti milletvekillerine Brexit’in parlamentodan geçmesi halinde istifa edeceğini söylemiştir.. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ise üye ülke liderlerini 10 Nisan’da zirve toplantısına çağırmış ve Avrupa Komisyonu da İngiltere’nin 12 Nisan’da AB’den anlaşma olmadan ayrılmasının “muhtemel” olduğunu bildirmiştir. Bu durum siyasi bir krize dönüşmüş ve Brexit karşıtı halk sokağa çıkmıştır. Ayrıca Brexit’in iptaline ilişkin dilekçelerde 5 milyon imza toplanmıştır.

Brexit sonrası ortaya çıkan belirsizlikler, İngiltere’ye yapılan net göçü azaltmıştır. Çünkü İngiltere’nin, AB’den çıktıktan sonra göç ile ilgili hangi düzenlemeleri yapacağı konusundaki belirsizlikler bu duruma neden olmuştur. AB ülkelerinden gelen insanlar İngiltere’ye genelde çalışmak için gelmekte, AB dışından gelenler ise çoğunlukla ailelerinin yanına veya okul için gelmektedir. Ulusal İstatistik Ofisi (ONS)’nin verilerine göre, Mart 2017’de İngiltere’de 9634 kişiye iltica ya da farklı tür bir korunma hakkı verilmiş ve yine aynı dönemde 5453 Suriyeli, insani koruma sistemine dahil edilmiştir.

İngiltere’nin üyelikten ayrılması Türkiye’yi fazla etkileyecek gibi görünmektedir. Çünkü Türkiye, AB’ye üyeliği konusunda tam destek veren bir siyasi desteğini kaybedecektir. İngiltere’nin Türkiye’ye üyelik konusunda tam destek vermesinin sebebi aslında Türkiye’nin konumundan kaynaklanmaktadır. İngiltere, Türkiye’yi Ortadoğu’ya açılan bir kapı olarak görmektedir. Ancak son dönemlerde yayılan göç korkusu, İngiltere’nin ortaya net bir politika koyamamasına sebep olmuştur. Dünyada artan terör olayları ve Suriyeli göçmen akışıyla birlikte, İngiltere’de bir algı yönetimi yapılmış ve halk referanduma zorlanmıştır. İngiliz halkının çoğu bu referandumun amacından ve neye karar verdiklerinden dahi haberleri yoktu. Ancak şu an İngiliz halkı Brexit sürecinde tekrar bir referandumun yapılmasını ve bu kararın halka bırakılmasını istemektedir. Halk artık daha bilinçlenmiştir.
Göç ve insan hakları açısından baktığımızda ise, AB bu zamana kadar göç ile ilgili sürdürülebilir bir politika izlememiş ve çözümler üretmenin gerisinde kalmıştır. Özellikle Afrika’dan göçen halk işsizlik, çölleşme ve kuraklık nedeniyle göçmekte ve bu duruma neden olan şirketlerin çoğu AB kaynaklı şirketler olmuştur. AB, özellikle Ege ve Akdeniz’de yaşanan göçmen trajedilerine de mantıklı çözümler üretmemiş, çevre ülkeler ve Türkiye ile göçmen konusunda pazarlık yapma işine girmiş ve göçmenler ile ilgili verdiği vaatleri tam olarak yerine getirmemiştir. Bu açıdan baktığımızda, AB’nin yapısının sürdürülemez olduğunu Brexit tartışmaları da ortaya çıkarmıştır. Bu tartışmalardan sonra, AB kendi içinde insan haklarına duyarlı, ırkçılığa karşı ve çok daha kozmopolit bir yapı oluşturmak zorundadır. Zira böyle giderse, sadece İngiltere değil birçok AB üye ülkesinin, üyelikten çıkmayı beyan etmesi kaçınılmaz olur.

 

KAYNAKÇA:

http://bogam-bms.com/

http://bmshaber.com/

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popular Articles