’ Finlandiya, bataklık bir ülke olduğu için sıtma ve verem yuvasıydı. Halk birincisinden çok şikayetçiydi. İkincisinden ise ciddi düzeyde kırılmakta idi. Hastalıklara karşı büyük mücadele verildi. Fakat, ‘Bu da yeterli değildi. Ülkede bir de fikir veremi, irade veremi, ruh veremi var’ diyordu Snellman. ’’
Grigoriy Petrov
Merhaba sevgili okurlar,
Bugün sizleri İskandinavya Yarımadası’ndaki Finlandiya’ya götüreceğim. Fin halkı kendilerine ‘’Suom’’ , Finlandiya’ya da ‘’Suomi’’ adını vermişlerdir. Bunun anlamı da ’Bataklıklar Ülkesi’dir. Kim bilebilirdi ki bu bataklıklar ülkesi dünyanın gıpta ile baktığı bir ülke haline gelecek?
Dünyadaki enlerin başını çeken (tabi bu enler iyi anlamda J) Kuzey Avrupa ülkesi Finlandiya; 2018 Dünya Mutluluk Raporu’na göre dünyanın en mutlu ülkesi olarak açıklanmıştır. Ayrıca en iyi eğitim sistemine sahip ülke, hayat standardının en yüksek olduğu ülke, erişilebilir en temiz suya sahip ülkedir. Okur – yazarlığı neredeyse sıfır olan bir ülkeden, Fin halkının tabiri ile; bataklıklar ülkesiden, bugün birçok ülke tarafından örnek alınmaktadır. Peki Finlandiya, dünyanın en yaşanılası yeri haline nasıl geldi ?
Finlandiya’nın kalkınma hikayesini kaleme alan Grigoriy Petrov’u tanımakla başlayalım. Yazar, gazeteci, hatip ve rahip kimliği olan Grigoriy Petrov, 1866’da Çarlık Rusyasının Petersburg kentinde doğdu. İlahiyat Akademisinden mezun olduktan sonra kiliselere din görevlisi olarak tayin edildi. Eleştirmen bir kişiliğe sahip olan Petrov, kiliseye ve Rus Çarına karşı düşüncelerinden dolayı suçlanıp bir manastıra sürgün edilmiş ardından 1908’de aforoz edilmiştir. Bu tarihten itibaren Kırım’da yaşamaya başladı. Yurtdışı gezileri ile birçok yerde konferans vererek tanınmaya başladı. Gezilerinde en çok Finlandiya’dan etkilendi.
Ekim Devrimi gerçekleştikten sonra Yugoslavya Krallığı’na kaçtı. Krallık yöneticilerinin gösterdiği ilgi ile Belgrad Üniversitesi’ne profesör olarak tayin edildi. Kendi vatanında yasaklanan kitapları Türkiye’de ve Balkanlar’da en çok okunan kitaplar arasına girdi. Bu kitaplardan en fazla okunanı da tanıtacağım ‘’ Beyaz Zambaklar Ülkesinde ’’ dir. Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi ile benzerlik gösterdiğinden Mustafa Kemal Atatürk’ün herkesin okumasını istediği ve şiddetle tavsiye ettiği kitaplar arasındadır. MEB’in hazırlamış olduğu 100 temel eserde de yer alan kitaplardan biridir.
Bilgi Yayınevi’nden çevirisini Aslı Yetkin’in yapmış olduğu ‘’Beyaz Zambaklar Ülkesinde’’, Petrov’un Finlandiya gezisinde aldığı notlardan gerçeğe dayanarak kurgulanmıştır. Kitap 11 bölümden oluşmaktadır. Her bir bölümde İsveç yönetiminin keyfi uygulamalarından sıkılan Fin halkını anlatmakta ve bağımsızlığa giden yolda ‘’halkın öğretmeni’’ olarak nitelendirilen Snellman’ın önderliğinde milli bilincin nasıl uyandığını bizlere göstermektedir.
Ulusal bir kültürün oluşmasında ünlü düşünür Snellman’ın katkılarının anlatıldığı kitapta, Fin halkının Rus egemenliğini tanıdıktan sonra iç yönetimde bağımsız olması ile artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
‘’Ne zaman ki bizim küçük halkımız, büyük komşularından daha yüksek bir uygarlığa sahip olur, işte o zaman tehlike atlatılmış demektir.’’
John W. Snellman