Rejim nedir?
Cevap: Belirli müzakere konularında aktörler arasındaki etkileşimi yöneten programlar, prosedürler, kurallar, normlar ve prensiplerdir.
Uluslararası rejimlerin, uluslararası örgütlerden farkı nedir?
Cevap: Uluslararası örgütler personel, bütçe, malzeme, liderlikten oluşan bürokratik yapılar olup amaç saldır. Örgütler ve rejimler birbirini tamamlar. Rejimler örgütlerin beynidir. Rejim olmazsa örgüt yolunu kaybeder.
Devletler neden işbirliği yapar?
Cevap: Herhangi bir sınır aşan sorunda devletler bazen tek başına yeterli olamamaktadır. Bu sorunlarla baş edebilmek için yeterli ekonomik güç ve kaynağa sahip olamayabilirler. Sahip olsa da başka devletlerin ya da örgütlerin işbirliğine ihtiyaç duyarlar. Gezegenin bütününü ilgilendiren konular bir yana bölgesel sorunlar açısından uluslararası işbirliği şarttır.
Dünya Ticaret Örgütü’nün (World Trade Organization) çevre rejimiyle bağlantısı nedir?
Cevap: Kurallara uyanlara ticareti canlandırma politikası uyguluyor. Örneğin; A ülkesi kimyasal ilaç kullanıyor ve akarsudan aldığı suyu ile tarlası direk sulanıyor. B ülkesi kimyasal ilaç kullanmadan, damla sulama ile geleceği düşünerek tarlasında ürün yetiştiriyor. Dünya Ticaret Örgütü buna bağlı olarak ürünleri B ülkesinden alıyor. Ticaretini canlandırıyor. Ekonomik avantajlar sunuyor.
Çevre rejiminin prensipleri nelerdir?
Cevap: Tedbir almak (hızlı ve etkin) , önlemek, yerindelik ( yerel ülkeye adapte etme) , ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk (dünyayı daha çok kirletene daha fazla sorumluluk) , açıklık ve şeffaflık (kamuoyu katılımı ve bilgisi) , kirleten öder ilkesi (hangi devlet ne kadar kirletiyorsa maliyetini öder)
UNEP nedir?
Cevap: United Nations Enviromental Programme (Birleşmiş Milletler Çevre Programı) 1972 yılında ‘’Only One Earth’’ sloganı ile toplanan BM Stockholm Çevre Sorunları Konferansı BM Genel Kurulu’nun 2997 sayılı kararı ile kuruldu. 58 ülkeden oluşacak biçimde Genel Kurul tarafından 3 yıllığına seçilmek üzere bir UNEP Yönetim Konseyi ve ayrıca bir Çevre Koordinasyon Kurulu oluşturulmuştur. Ozon tabakasının delinmesinden, küresel ısınmaya, marinaların korunmasından, hava kirliliğine kadar uzanan yelpazede çalışmaları bulunur. Rejim oluşturmaya çalışmaktadır.
Rejimlerin başarısızlıkları nelerdir?
Cevap: Devletler egemenliklerinden vazgeçmediği için işbirliğine giremiyor. Para yardımında bulunmuyorlar. Hukuki yaptırım mekanizması yok. Hukuktaki metinlerin muğlak olması işi zorlaştırıyor.
Ozon tabakasının korunmasında başarılı olundu. Neden?
Cevap: Ciddi miktarda bağış yapıldı. Fon ayrıldı. Devletler bildilendirildi. Tedbirler alındı. Her ülke kendi bütçesine göre yardımda bulundu ve kamuoyu oluştu.
Karbon Kredisi nedir?
Cevap: Devletlerin sera gazlarının salınımlarını belirli limitlerle sınırlayarak bu gazlara ticari değer kazandırılmıştır. Devletler karbon için bütçe ayırmaya başlıyor. Örn: A ülkesi kendisine verilen kotayı aşmayıp elinde kalanı diğer ülkelere satıyor.
BM Karbon Kredisini neden getirdi?
Cevap: Karbon salınımının azaltılması için böyle bir yönteme başvuruldu. Hem ülkeler ekonomik olarak kalkınacak hem de karbon salınımı biraz da olsa azaltılmış olacak. Devletlerin en önemli kaynağı vergilerdir. Devletlerin vergilendirme yetkisi verginin meşruluğu için vazgeçilmezdir.
Biyolojik çeşitliliğin korunmasında ne gibi önlemler alındı ?
Cevap: 1992 yılında 193 ülke ‘’Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’’ imzaladı. Nesli tükenmekte olan hayvanları avlama yasağı 1975 yılında, 175 ülke imzaladı. Anlaşmaların bağlayıcılığı ve yaptırımı yoktur. Gönüllülük esasına dayalıdır.
Çevre rejimlerinin başarısı ve başarısızlıkları nelerdir?
Cevap: Bir rejime ne kadar çok aktör katılırsa rejim o kadar başarılı olur. Önemli olan küresellik boyutunu öne çıkarmaktır. Rejim kurulduktan sonra rejimin kurallara uymaları için denetim mekanizmalarının oluşturulmasında ve işletilmesinde sorunlar oluşabilmektedir. Rejimlere hukuki bağlayıcılık atfedilmediği için başarıya ulaşması zordur. Örgütler vardır ama hiçbir şekilde maddi destek yoktur. Başarılı olunan tek konu ‘’ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk’ ’tur. Çevre rejimlerinin başarısını etkileyen en önemli biriside devletlerin kendi ulusal, siyasi, askeri çıkarlarını mevcut çevre sorunlarından daha üst seviyede görmeleridir. Başka bir sorunda, devamlılık arz edip etmediğidir. Bazı rejimler aktif halde bulunmamakla beraber yalnızca kâğıt üzerindedir.
Mülteci nedir? Mülteci rejimi nedir?
Cevap: Mülteci, kendi ülkelerindeki hayatlarını daha güvenli bir yaşam için terk etmek zorunda kalan insanlardır. Mülteci rejimi, bu insanlara uluslararası koruma sağlayacak ve kalıcı çözümler bularak hayatlarını geri verme sorumluluğu taşımaktadır. 1 Ocak 1951’de BM Genel Kurulu kararı ile kurulan BMMYK mülteci sorununa kalıcı çözümler bulma ve mültecilere uluslararası koruma sağlama görevi verilmiş. Devletler; cinsiyet, ırk, mezhep, etnik yapı, sosyal yapısı ve siyasi düşünceleri yüzünden vatandaşlarına zulüm uyguluyorsa, ülkesini terk eden kişi mülteci ismini anlamaktadır.
1951’deki mülteci rejiminin eksikleri nelerdir?
Cevap: İç savaş, terör, doğal afet, kıtlık
Azınlık hakları nedir? Nasıl ortaya çıkmıştır?
Cevap: Dünya tarihindeki ilk azınlık hakları 1849’da Macar Danışma Meclisi tarafından oluşturulmuştur. Azınlıkların varlıklarına yönelik tehditten koruyan ilk antlaşma BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’dir. Azınlık haklarını düzenleyen, Temel İnsan Hakları Standartları ve Politik Antlaşması (madde 27) .BM; ulusal, etnik, dini, dinsel azınlıklara üye kişilerin haklarına ilişkin açıklaması, iki Avrupa Konseyi antlaşması ve 1990 tarihli AGİT Kopenhag Belgesi’dir. Birçok ülke azınlık haklarının korunması özel yasalar çıkarmış ve ombudsmanlık kurumları oluşturmuştur. Ombudsmanlık; her iki taraf içinde tatmin edici çözüm bulmaktır.
Rejimlerin etkilediği kuramlar nelerdir?
Cevap: Yapısalcılara göre; büyük güçler uluslararası işbirliğinin çerçevesini belirler. Kurumsallar; kurumsal faktörler işbirliğine dayalı davranışlarda önemlidir. Bilişseller; ulus ötesi uzmanlar şebekesi ve ağı yeni bilgi karar verme süreçlerini güçlü bir şekilde etkiler.
Kyoto Protokolü’nün amacı nedir?
Cevap: Aralık 1997 ‘de Japonya/Kyoto’da toplanan devletler, 2000 yılı sonrasında sera gazı salınımlarını azaltmaya yönelik yasal yükümlülükleri düzenlemektedir. BMİDÇS ile arasındaki fark taraflara getirilen yükümlülüklerin hukuki niteliği ile ilgilidir. BMİDÇS bağlayıcılığı olmayan kuralları varken, Kyoto Protokolü’nde bu durum farklıdır. Kyoto Protokolü’nde ‘’ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk’’ ilkesine en uygun şekilde taraflara bağlayıcı sera gazı azaltma yükümlülükleri getirmiştir. Yaptırım gücü vardır. 192 ülke taraftır. Türkiye 2009’da imzalamıştır. Rusya’nın imzalaması ile birlikte 2005’te yürürlüğe girmiştir.
Balinalar ile ilgili hangi önlemler alınmıştır?
Cevap: 1931 yılında balinaları koruma amaçlı bir antlaşma imzalanmıştır. Ciddi anlamda düşünen ilk antlaşma ise 1986 yılında imzalanmıştır. Bilimsel amaçlı avlanabilir fakat ticari amaçlı avlamak yasaktır. İzlanda, Japonya ve Norveç bilimsel amaç adı altında balina avlıyor. Diğer ülkeler balina avlamadığı için bu konuda oldukça pasiftirler.
BMİDÇS nedir?
Cevap :’’ Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ‘’. Önemi; küresel bir çevre sorununa ilk defa çok taraflı bir uluslararası antlaşmadır. Küresel ısınmanın muhtemel sonuçlarının giderek çevre alanındaki en temel sorunu oluşturmaya başlaması karşısında BMİDÇS 1992’de imzlanmıştır.1994’te yürürlüğe girmiştir. Türkiye bu sözleşmeye 2004’te taraf olmuştur. 195 üyesi vardır.
Türkiye BMİDÇS ‘yi neden daha sonra imzaladı?
Cevap: Türkiye, BMİDÇS imzaya açıldığında sera gazlarını azaltmak amacıyla sorumluluk üstlenecek ülkelerin yer aldığı Ek-1 ve gelişmekte olan ülkelere mali ve teknolojik yardım sağlayacak ülkeler yer aldığı Ek-2 listelerinde yer alması nedeniyle başlangıçta taraf olmamıştır. 2001’de Marakeş’te, Sözleşmenin Ek-1 listesinde yer alan diğer taraflardan farklı bir konumda olan Türkiye’nin özel koşullarının tanınarak isminin Ek-1 ‘de kalıp Ek-2’den silinmesine karar verildi.
Ek-1 dışı ülkelerin neden yükümlülükleri yoktur.
Cevap: Ek-1 dışı ülkeler her yıl sera gazı döküm raporu vermelidir. Sera gazı sorumlulukları yoktur. Antlaşmanın 25.maddesinr göre Ek-1’de yer alan en az 50 ülkenin imzası onay için yeterlidir.