Sultan II. Abdülhamid ve Dış Politika

Date:

19. yüzyılın son çeyreği ile 20. yüzyılın ilk yıllarında Osmanlı Devleti’nin başında bulunmuş, bir nevi başkanlık sistemi uygulayarak devlet idaresini bizzat yürütmüş olan Sultan II. Abdülhamid söz konusu döneme damgasını vurmuştur. Hükümdarlık süresinin 33 yıl gibi uzun bir döneme yayılması da bu damgayı pekiştirmiştir. Hükümdarlık yılların yakın bir dönem olması ve günümüzde varlığını devam ettiren birçok müessesenin temellerinin Sultan II. Abdülhamid’in döneminde atılmış olması, o yıllarda yaşanan hadiselerin Türkiye’nin bugününe tesir etmesi bu dönemin bir hayli tartışılır olmasına sebep teşkil etmiştir.

Prof. Vahdettin Engin, “II. Abdülhamid ve Dış Politika” adlı eseri ile tartışmalı bir döneme kapı aralamakta. Prof. Engin’in üzerine pek çok yazı yazılmış, hakkında yoğun tartışmalar yaşanmış olan Sultan II. Abdülhamid ve dönemine ilişkin kitabı meşakkatli ve hakkaniyetli bir tarih araştırması mahiyetinde. Meşakkatli oluşu Başbakanlık Osmanlı Arşiv’lerini titiz bir şekilde elden geçirmesinde ve bugüne değin yayınlanmamış belgeleri gün yüzüne çıkarmasında, hakkaniyetli oluşu ise ne aşırı yergi ne de aşırı övgüye dayanmamasında aranmalıdır.

Eserde Sultan II. Abdülhamid’in ülke idaresi, ülke güvenliği, dış politika anlayışı, eğitim, sağlık, ekonomi, ulaştırma, ticaret, sanayi, ziraat ve denizcilik uygulamaları hakkında malumat sahibi olma adına başvurulacak bir numaralı belgelerin padişahın “Husus-i İradeleri” olduğu tespiti yapılmakta ve husus-i iradeler incelenmekte. Bu çerçevede Sultan II. Abdülhamid’in dış politika örgüsü, husus-i iradelerin dış politika icraatlarını yansıtanlar okuyucuya sunularak verilmekte. Husus-i iradelerin önemini ise yazar şöyle aktarıyor:

Sözlü iradeler padişahın sadrazama bizzat tebliğ ettiği emir karşılığı kullanılır. Yazılı iradeler ise, padişah emrinin saray başkâtibi tarafından sadrazama bildirdiği belgelerdir. Dolayısı ile iradeler, padişahın düşüncesini, fikrini, maksat ve gayesini, şahsiyetini ortaya koyan tarihin bir numaralı belgeleridir.”[1]

Kitabın titizlikle inceleme konusu yaptığı husus-i iradelerden yola çıkacak olursak Sultan II. Abdülhamid’in döneminin düvel-i muazzama kabul edilen devletlerine karşı akıllı bir denge siyaseti izlediği görülür. Prof. Engin, yaklaşık 25 milyon kilometre karelik ülke sathının; malî yetersizliğin, içte muhalif çevrelerin çalışmaları dışta ise imparatorluğu adeta yutmaya çalışan emperyal güçlerin ikircikli tutumları dolayısıyla denge siyaseti güderek korunmaya çalışılmasını yerinde ve zorunlu bir politika olarak görmekte. Sultan II. Abdülhamid’in denge siyasetinin özünü ve amacını ise imparatorluğun sınırlarının muhafazası oluşturmaktadır. Bu gayeye matuf olarak ise devletin gücünün yetemediği imparatorluğun uzak bölgelerine yönelik enerjinin boşa harcanmama gayesi ile daha az ilgi gösterilirken, dini ve milli önem arz eden daha yakın bölgelere azami ihtimam gösterilmiştir. Örneğin, Fransızların Tunus’a ve İngilizlerin Mısır’a yönelik kışkırtıcı politikaları bilinmekte ancak tepki söz konusu devlete nota vermekle sınırlanmakta iken, Ermenilerin devlet kurma fikirlerine, Yahudilerin Filistin’e yerleşme planlarına yönelik dikkatli bir politika takip edilmiş, yeri geldiğinde şiddetli tepki gösterilmiş, gerekli yasal önlemeler alınmaya çalışılmıştır.

Husus-i iradeler incelendiğinde dikkat çeken en önemli nokta, padişahın irade-i seniyyesini en çok İngiltere hakkında ortaya koymuş olmasıdır. Buradan hareketle imparatorluğu en fazla uğraştıran ve parçalama yolunda siyaset güden devletin İngiltere olduğu kolayca anlaşılacaktır. Sultan II. Abdülhamid’in şahsî mülâhazasına göre de İngiltere, Osmanlı Devleti ve diğer devletler için en fazla çekinilmesi, güvenilmemesi gereken devlettir. İngiltere’nin padişah tarafından bu şekilde değerlendirilmesinde Osmanlı Devleti’ne verdiği sözlerde durmaması, sinsi bir politika güderek imparatorluğu içten içe çökertmeye çalışması gelmekte. Yine de yaşanan onca krize, çökertme planına rağmen İngiltere, Sultan II. Abdülhamid’in politikası sayesinde 33 yıl oyalanabilmiş ve emellerini ertelemek zorunda kalmıştır.

Husus-i iradelerden anladığımıza göre Sultan II. Abdülhamid, Rusya’yı yanı başımızda ürkütülmemesi gereken bir dev olarak görmekte. Almanya ve Avusturya’yı dostane ilişkilerin geliştirilmesi gereken devletler olarak düşünmekte, İran’ı ise Osmanlı Devleti’nin rakibi olmakla birlikte İslam devleti olması hasebiyle diğer batı devletlerine karşı gücün kırılmaması için iyi geçilmesi gereken bir devlet olarak değerlendirmektedir.

Eser, Sultan II. Abdülhamid dönemi dış politikasını ve söz konusu dönemde ortaya çıkıp günümüze değin gelen sorunların temelini öğrenmek isteyenler için referans kaynağı mahiyetinde. Ermeni meselesinin özü, Yahudilerin Filistin için mücadelesi ve bugün yaşanan dramın başlangıcı, Sultan II. Abdülhamid’in düvel-i muazzama ile girdiği dişe diş mücadele bu kitapta okuyucuya sunulmakta. “Kızıl Sultan” mı “Ulu Hakan” mı tartışmalarına boğulmadan Sultan II. Abdülhamid’in şahsiyeti, dönemi ve dış politika anlayışı husus-i iradelerin incelenmesi neticesinde daha hakkaniyetli bir değerlendirme yapılmış olacaktır.
Muharrem AHMETOĞLU

[1] Engin, Vahdettin; II. Abdülhamid ve Dış Politika, Yeditepe yay. Sayfa no: 9

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Share post:

Subscribe

spot_imgspot_img

Popular

More like this
Related

Devlet Adamlığı Bilimi (Kitap Analizi)

Jeopolitiğin Tanımı ve Kapsamı Jeopolitik, günümüzde giderek önemi artan bir...

Kızıldeniz Nerede

1869 yılında Süveyş kanalının açılmasıyla Kızıldeniz oldukça öneme sahip...

Riyazet Nedir ?

Riyazet Ne demek ?  Riyazet bir tasavvuf terimidir. Riyazet...

ORTADOĞU’NUN KANAYAN YARASI: FİLİSTİN

Binlerce yıldır paylaşılamayan , saatli bir bomba gibi her...