Perşembe, Nisan 25, 2024
spot_imgspot_img

Top 5 This Week

spot_img

Related Posts

Türklerde İdeallerin Sembolü:”Kızılelma”

Türkler tarih sahnesine çıktıkları Mete Han(Asya Hun İmparatorluğu) döneminden bu yana her zaman dünya tarihinde aktif bir millet olup,sadece kendi kaderini değil onlarca toplumun kaderini belirlemiştir.Kavimler Göçü,İstanbul’un fethi,Diyar-ı Rum’u(Anadolu) Türk yurdu yapmak ve sanatıyla,bilimiyle insalığın gelişimine büyük katkılarda bulunarak başlı başına bir tarihi aktör olmuştur.
Böylesine büyük bir tarihe sahip olan bir milletin takdir edersiniz ki hedefleri,mitolojisi ve geleceğine dair sağlam temellere oturtulmuş planları olmalıdır.İşte bugün bahsedeceğim ”Kızılelma”kavramı bu planlardan ve bu mitolojik yansımadan bir tanesidir.

Kızılelma’nın Ortaya Çıkışı

Bir rivayete göre,Oğuz boyundan Hazar kağanı tüm Türk budununu tek çatı altında toplayan yüce bir devletin hükümdarıdır.Onun sahip olduğu güce erişmek isteyen halk ve diğer beyler,onun emsali bulunmayan taht çadırını ve çadırın tepesindeki kızıl ipek topu bir sembol hatta bir hedef olarak görürler.Hedeflerine ulaştıkları zaman bu kızıl top efsanesi dilden dile dolaşır ve ”Kızılelma” olarak son halini alır.O vakitten sonra ne zaman Türkler milletçe bir hedefe odaklansa ona ”Kızılelma” denir oldu.Avrupalı tarihçilere göre de;Kızılelma,Doğu Roma’dan ortaya çıkmış ve aslında Doğu Roma İmparatoru Justinianius’un kızıl küresinden türemiştir.
Devletini kısa sürede bir balkan devleti olmaktan çıkarıp büyük bir imparatorluğa eriştiren,karadenizi türk gölü haline getiren ve birçok hükümdarın kabul ettiği gibi ”Doğu Roma İmparatoru” olan Fatih Sultan Mehmet kızılelma anlayışını en çok dile getiren ve en canlı tutan hükümdarlardan biridir.

İstanbul Kızılelması

Fatih Sultan Mehmet devrinde türklerin ilk kızılelması İstanbul olmuştur.Ayasofyanın karşısında bulunan ve fetihten sonra yıkıldığı düşünülen,atının üstündeki ”Justinianius”un heykelinin bir elinde doğuyu gösteren bir küre vardır ve bu kürenin İstanbul’un hakimi olan imparatorun dünyayı elinde tuttuğu düşünülür.
İstanbul’un fethinden önce Osmanlı’lar kızılelma olarak bu heykeli ve Justinianus’un elindeki kızıl küreyi göstermiştir.Bu sayede hem ordu hemde halk bu fetih girişimine manevi olarak dört kolla sarılmış ve İstanbul artık türkler için vazgeçilmez bir hayal haline gelmiştir.

Doğu Roma Kızılelması

İstanbul’un fethinden sonra Kızılelma Doğu Roma’dan Batı Roma’ya yani İtalya’nın bugünkü Roma kentinde bulunan St. Pierre Kilisesinin tepesine yani katolik dünyasının merkezine taşınmıştır.Ortodoks dünyasının merkezini topraklarına katan ve bir kızılelmasına ulaşabilen Türkler için Kızılelma yerinde durmamış ve bu kezde katoliklerin merkezine taşınmıştır.
Fatih Sultan Mehmet her ne kadar Otranto’yu fethedip İtalya seferinin önünü açsa da ömrü müsade etmemiş ve bir yıl sonra vefat etmiştir.

Kanuni Sultan Süleyman Döneminde Kızılelma

Avrupalının ”Muhteşem”(The Magnificent),bizimse ”Kanuni”dediğimiz Sultan Süleyman ”kızılelma tüm cihandır”anlayışıyla Orta Avrupa’da kılıç sallamış,Kuzey Afrika’nın neredeyse tamamını topraklarına katmış ve daha nice diyarları fethetmiştir.
Sultan Süleyman’ın her savaş vaktinde askerlere ”Kızılelma’da görüşürüz”dediği söylenir.Ayrıca yeniçerilerin savaşlardan ve talimlerden önce söyledikleri gülbankta,”Destiye kurşun atar,keçeye kılıç çalar,kızılelmaya dek gideriz”dediğide bilinir.Sultan Süleyman Döneminde,Viyana’nın fethedilmeden Roma’nın alınamayacağı anlaşılır ve kızılelmanın yeni adresi Viyana olur.
Kızılelma artık halktan askere şairden devlet adamına kadar herkesin diline dolanmış,Macaristan’ı fetheden Sultan Süleyman’ın kızılelmaya ulaştığı veya ulaşacağı düşünülmüştür.Şairler bu konuda şiirler yazmış,askerler dillerinden kızılelmayı düşürmez olmuşlardı.”Çıkdı bir sahib-i kemal didi ana tarih,Şahım Kızılelma’yı ayva ile doldurdun”(Hayreti).
Ancak Sultan Süleyman Viyanayı kuşattıysa da Şarlken’in ordusu karşısına çıkmadığı için ve kötü hava şartlarınında etkisiyle Viyana’yı alamamış,daha sonrada ömrü yetmemiş ve Kızılelma’sına ulaşamamıştır.
Ancak Kızılelma yerinde durur mu?Budin’den Belgrad’a,Estergon’dan Prusyaya defalarca yer değiştirmiş ve Türk’ü arkasından sürüklemiştir.
Nitekim Kızılelma’nın son adresi,Türkçülüğün babası Ziya Gökalp’e göre de,”Turan”denilen büyük ve tüm türkleri çatısının altında toplayan bir devlet olmuştur.”Kızılelma yokmuş,fakat lazımmış.Turan hayatına bu bir nazımmış”(Ziya Gökalp).
İşte tarihe damgasını defalarca vuran bu zaptedilmez millet,İdeallerini ve hayallerini özellikle Osmanlı’larda,”Kızılelma”kavramına yüklemiştir.Ve bu kavram şüphesiz Türk cihan hakimiyeti anlayışının bir uzantısı,bu anlayışın bir ürünüdür.Kimi zaman Beç demişiz kimi Zaman Prusya,kimi zamanda sınırını genişletip koskoca bir Türk coğrafyasına ismini vermişiz.Ancak asıl önemli olan şudur ki,Biz Kızılelma’ya ulaştıysak bile o yerinde durmamış bizi arkasından sürüklemiş ve her zaman hayallerimizin,ideallerimizin bir yansıması veya bir çeşit hedeflere ulaşmamızda bize motivasyon kaynağı olan bir sembol olmuştur.Son olarak,Kızılelma’yı ”Ülkü” kavramıyla karıştırmamak gerekir çünkü Kızılelma;Bir neslin veya iki neslin ulaşabileceği hedefler için,Ülkü ise;Bir neslin hatta bir devlet ömrünün yetmeyeceği büyük idealler için kullanılmıştır.
Günümüzde fütühatçılığın bir karşılığı olmasa bile,artık küçücük toprak parçalarından dünyayı yönetmek mümkün olsa bile ”Kızılelma”kavramı ve bu kavramın bize kattıkları unutulmamalıdır.Bugün Roma’yı fethetmemiz gibi bir durum söz konusu olmasa bile,atalarımızın mirasını en azından unutmamamız,onu cismen olmasa da ismen yaşatmamız,edebiyatımızda ve fikir dünyamızda hakettiği değeri vermemiz gerekiyor.Şunu unutmamak lazım ki,Tarihini bilmeyenler,tarih olurlar.
Mustafa ERİMEZ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popular Articles