1960 yılının hemen başında uluslararası ilişkilerde analiz düzeyi meselesine ilişkin olarak Singer tarafından yazılan “The Level-of-Analysis Problem in International Relations” [1] adlı makale sunduğu açıklamalar ve yaptığı sınıflandırmalarla klasikleşmiş önemini korumaktadır.
Daha önce bu haliyle olmasa da Kenneth N. Waltz, savaşa ilişkin başlıca üç düzey (insan doğası, devlet yapısı, sistemin yapısı-Waltz’un üç imgesi) tespit ederek bu anlamdaki tartışmayı başlatmıştı.[2] Singer’ın analiz düzeyi tartışmasına yaptığı katkı ve konuya yönelik oluşturduğu temanın bazı yönleri, günümüzde de geçerliliğini sürdürmeye devam etmektedir. Singer’ın çalışmasının önemi bu özelliğinden kaynaklanmaktadır. Burada uluslararası ilişkiler çalışmalarına yönelik metodolojik bir model sunan bu çalışmanın bulguları kapsamında değerlendirmeler yapılarak uluslararası ilişkiler çalışmalarına analiz düzeyi ve birimi açısından alternatif bir öneri sunulacaktır.
Bu yazı kapsamında ana eksen, Singer’ın adı geçen çalışmasının birtakım noksanlar içerdiği etrafında gelişmektedir. Başka bir ifadeyle Singer’ın çalışmasında ucu açık bırakılan birtakım ifadeler olsa da yine de bazı noktaların yeterince ifade edilmediğinden yola çıkılarak böyle bir noksanlığın varlığı iddia edilmektedir. Esasında böyle bir düşünce, Moul tarafından Singer’ın analiz düzeyi (level of analysis) ile analiz birimi (unit of analysis) kavramlarını birbirlerinin yerine kullanması eleştirisi yanında, Yurdusev’in yine böyle bir ayrımın yapılmasını gerekli olduğunu söyleyen çalışmasından yola çıkarak elde edildi.[3] Sözünü ettiğimiz noksanlık, Singer’ın uluslararası ilişkilerde nelerin, kimlerin ya da hangi aktörlerin çalışılacağına yönelik düşüncelere yer vermemesinden kaynaklanmaktadır. Singer, makalesinde sadece analiz düzeylerinden bahsetmekte ve araştırma öncesindeki metodolojik belirleme esnasında hangi birimlerin analiz edileceğini konusunu açıklamamaktadır. Çalışmasında böyle bir ayrım yapılmadığı gibi uluslararası ilişkilerin nasıl çalışılacağı ve nelerin çalışılacak olması gerektiği hususları birlikte ele alınmaktadır. Dolayısıyla vurguladığımız eksiklik, önerilen metodolojik bağlamdan ziyade, analiz seviyesi belirlenmiş dahi olsa ele alınan herhangi bir konunun temel belirleyenlerinin/aktörlerinin neler olacağı üzerinedir.
Öncelikle Singer’in adı geçen çalışmasında yer verdiği birtakım yaklaşımlarından söz etmeliyiz. Bunu Singer’ın temel sınıflandırmasından yola çıkarak izah edebiliriz. Teorik bir analiz yapabilmek için önce iyi bir model oluşturmak gerektiğini söyleyen Singer, bu modelin üç özelliğinden bahsediyor. Buna göre bu modelde öncelikle incelenecek kavramların açık ve net bir şekilde “tanımlanması/betimlenmesi”, tanımlanan kavramlar arasındaki ilişkilerin “açıklaması” ve son olarak da bu modelin bundan sonraki ilişki yapılarına dair güvenilir “tahminler/öngörü” yapabilmesi nitelikleri taşıması gerektiği ifade ediliyor. Singer, herhangi bir araştırma yapacak kişinin bu araştırmasına başlamadan önce makro ya da mikro; parça ya da bütün; genel veya özel vb. gibi analiz seviyeleri arasında bir tercihe gitmesini önermektedir. Singer, bunlar arasında yapılacak tercihle bir odak noktası oluşturulması ve tercih edilmeyen düzeyin bu odak dışında bırakılması şeklinde bir yönelim izlenmesinden yanadır. Buradan yola çıkarak uluslararası ilişkiler açısından önemli gördüğü uluslararası sistem ve ulus devlet olmak üzere iki analiz düzeyi belirler.
Singer, daha sonra bu iki analiz düzeyinin herhangi birinin tercih edilmesinin araştırmacı açısından avantajlarına ve dezavantajlarına değinir. Sistem düzeyine öncelik verildiğinde devletlerin homojen olarak ele alınması nedeniyle devletlerarasındaki benzerliği abartıldığını dile getiren Singer, devlet düzeyindeki açıklamaların da devletlerarasındaki farklılığı abarttığını ve böylece sistemin etkilerini ikinci plana ittiğini ileri sürmektedir. Araştırmacıların aralarında ters bir orantı bulunan bu düzeyler hakkında bilgi sahibi olmasını salık vererek, başlangıçta belirlenen seçimin çalışmanın ortasında değiştirmesinin olanaksızlığını vurgular.
Şüphesiz uluslararası ilişkilerin nasıl çalışılacağı konusundaki karmaşıklık açısından Singer’ın belirlemeleri oldukça önemlidir. Bu belirlemelerin uluslararası ilişkiler çalışmalarında yöntem açısından bir yol haritası sunduğu söylenebilir. Bütün sosyal bilimler alanında yapılan bilimsel nitelikli çalışmalarda olduğu şekliyle herhangi bir uluslararası ilişkiler çalışmasının başlangıç aşamasında araştırma için önemli olan noktaların belirlenmesi bir kolaylık ve fayda sağladığına katılmamak mümkün değil. Hem uluslararası ilişkiler alanının genişliğinden kaynaklanan sıkıntıyı aşmak hem de çalışma için odak noktasını belirlemek bu anlamda gereklidir. Bu durum aynı zamanda araştırmanın temelinin zemini saptama ve analizin devamı için bir tercih yapmayı gerektirmektedir. Singer’ın belirttiği şekilde analiz düzeyini belirlemek, araştırmacının analizine konu olanlar hakkında nelerin dikkate alınıp nelerin saf dışı bırakılacağını saptamak araştırmacıya bir avantaj sağlar. Dolayısıyla bir uluslararası ilişkiler çalışmasına başlamadan önce, incelenen konunun düzeyini belirlemekle başlanabilir. Ancak başlangıçta metodolojik olarak yapılan bu tercih kanımızca sadece çalışma boyunca izlenecek çerçeveyi sunmaya yarar. Seçilen düzeyin dışında hangi aktörlerin ve neyin çalışılacağını belirlemek de en az düzeyi belirlemek kadar önemlidir. Dolayısıyla Singer’ın araştırmaya başlayacaklara önerdiği ve yanıtına göre tercih yapılasını istediği soru, uluslararası ilişkilerde incelenecek olan bir konu, hangi düzeyde yani nasıl çalışılacaktır? Singer, bunun dışında neyin çalışılacağını, araştırmaya konu olacak aktör veya diğer her şeyin ne olması gerekti sorusunu sormayı gündeme getirmemiştir. Daha önce sözünü ettiğimiz eksiklik de buradan kaynaklanmaktadır.
Tüm bunlardan yola çıkılarak Singer’ın, makalesinde çalışmaların metodolojik bağlamını ortaya koyarken, nelerin çalışılacağını belirleyen birimleri işaret eden diğer boyutunu göz ardı ettiği söylenebilir. Öte yandan, böyle bir ayrımın gerekliliği yanında uluslararası ilişkilerin nasıl çalışılacağıyla birlikte nelerin çalışılacağı konusunun birbirinden kopuk olmadıklarını ve yakından ilintili olduklarını düşündüğümüzü belirtmekte fayda var. İki durum arasında net bir bağlantı olmasa da birbiriyle yakından ilgilidirler. Ancak yine de yukarıda atıf yaptığımız yazarların da işaret ettiği şekilde bir nüans vardır. Analiz biriminin seçilmesini, analiz düzeyinin seçilmesinden ayıran, analiz birimini saptarken özellikle nasıldan ziyade “ne” ve “kim” gibi soruların sorulmasıdır. Bu sorular da analiz birimi konusunda bizi en çok kullanılan biçimiyle birey, grup, devlet veya örgüt vs. gibi birimlerin belirlenmesine götürür.
Diğer taraftan, analiz düzeyi konusunda uluslararası ilişkilerde çeşitli yazarların farklı düzey belirlemeleri ve ayrımları söz konusudur. Genel olarak bu belirleme birey, devlet veya toplum ile sistem düzeyinde ele alınır. Devlet ve sistem açısından nedensellik ve sonuç olarak bir ayrımı işaret eden biçimde ikili düzey belirleyen Singer, makalesinde birey düzeyini, ya dışarda tutmakta ya da uluslararası sistem ve ulus devletler düzeyleri içerisine dâhil etmektedir. Dolayısıyla bu belirlemesi ya eksiktir ya da tam olarak net değildir.
Herhangi bir analiz düzeyi seçilsin ya da seçilmesin özellikle son otuz yılı aşkın süreçte uluslararası ilişkilerin çalışma alanlarında bir çeşitlenme söz konusudur. Singer’ın makalesinin yayınladığı yıl olan 1961’den bu yana geçen zamanda analiz düzeylerinin dışında kalan bir biçimde, yanıt bekleyen birçok sorun, uluslararası ilişkiler disiplini içerisinde kendine yer bulmuştur. Nitekim küreselleşme, milliyetçilik, yoksulluk, küresel eşitsizlik, etnik ve dini çatışmalar… vs. gibi birçok konu bu anlamda analiz düzeyiyle ilintili olmadan, otonom bir şekilde uluslararası ilişkiler çalışmalarında çalışılan konular arasına girmiştir. Bu çalışmalarda analiz düzeyi ve birimi açısından bir iç içe geçme söz konusudur ve araştırmacılar bunun farkında bile olmadan çalışmalarını yapmaktadırlar.
Bununla ilintili şekilde alternatif bir yaklaşım olarak analiz düzeyi ve birimi açısından radikal bir öneri sunulabilir. Bu öneriyi sunarken bir analiz birimi seçilmesi şartı koyulmaktadır. Çünkü analiz birimi seçmemek çalışmada bir kargaşayı doğuracaktır. Bu öneri, son yıllarda çeşitlenen konular göz önüne alındığında uluslararası ilişkilerdeki çalışmalarda bir analiz birimi seçildikten sonra farklı analiz düzeylerinin birbirleri arasındaki yakın etkileşim nedeniyle bir tercih yapmanın her zaman gerekli olmaması üzerine bina edilebilir. Başka bir deyişle aynı çalışma içerisinde bir analiz birimi seçmek zorunluluğuyla, her üç düzeye de eşit derecede önem verilerek düzeyler arasında bir tercih yapmadan da bir çalışma üretilebilir. Bunu Singer’ın söylediğinden ve yukarıdaki düşüncelerden ayrı bir yöntem önerisi olarak dikkate almak gereklidir. Farklılığı vurgulamak adına bu anlamda bir örnek vermek gerekirse, analiz birimi belli ve örneğin milliyetçilikle ilgili bir çalışmayı ele aldığımızı varsayarsak bunun birey, devlet ve sistem düzeydeki etkilerine eşit derecede önem veren bir çalışmada her üç düzeye uygun bir analiz çalışmayı zenginleştirecektir. Bu öneriyi sunarken uluslararası ilişkilerde farklı düzeylerde analizlerin gerekliliğinin öneminin paylaşıldığını belirtmekte fayda var. Ancak yine de çözümleme düzeyinin bazı konular için çözümleme birimini belirlenmek kaydıyla farklı düzeyde incelenmesinin yanında, her düzeyin birlikte incelendiği çalışmalara da ihtiyaç vardır. Bu öneriye yakın bir durum olarak konstrüktivizm/inşacılık temelinde yapılan çalışmalar göz önüne getirilebilir. Konstrüktivizm hem devleti temel aktör olarak gören hem de sistemin yapısal özelliklerine vurgu yapan özelliklerini bir arada taşıyan varsayımlara dayanması analiz düzeyleri açısından iç içe geçen çalışmaları mümkün kılmaktadır.
[1] J. David Singer, “The Level-of-Analysis Problem in International Relations”, World Politics, Vol. 14, No. 1, The International System: Theoretical Essays. (October, 1961), ss.77-92.
[2] Kenneth N. Waltz, Man The State and War: A Theoretical Analysis, New York, Columbia University Press, 2001.
[3] Nuri Yurdusev, “Analiz Seviyesi” ve “Analiz Birimi”: Bir Ayrım Argümanı”, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt 4, Sayı 16, (Kış, 2007–2008), ss. 3–19. William B. Moul, “The Level of Analysis Problem Revisited”, Canadian Journal of Political Science / Revue canadienne de science politique, Vol. 6, No. 3, (Sep., 1973), s. 494.